On Dokuz

144 26 6
                                    

Ten'in adımı defalarca söylemesi yüzünden uykum bölünmüştü. Başım ağrıyordu, dilim kurumuştu ve gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Ten ısrarla beni sarsmaya devam ediyordu.

"Derse geç kaldık!" Ders onun için önemliydi. Hatta okula gitmemek tam bir kıyametti. Benim böyle bir sorunum olmadığı için sallıyordum.

"Tamam tamam uyandım."

Beni sarsmayı bırakıp yataktan kalktı. Odadan çıktığında gözlerimi zar zor açabilmiştim. Oflayarak yerimden kalkıp banyoya ilerledim. Yüzümü yıkamak yerine direkt duşa kabinin kapaklarını açıp çeşmeye eğildim. Su ısınırken üzerimdeki pijamalarımı çıkartıp kirli sepetine attım. Dişlerimi fırçalarken banyo buhar olmuştu. İşim bittikten sonra sıcak suyun altına girdim. Saçlarımı ve vücudumu şampuanla yıkayıp durulandım. Kapı tıklandığında suyu kapatmıştım.

"Çıktım! Azıcık bekle." Hızla havluma uzanıp vücudumu kuruladıktan sonra belime sardım. Kapıdaki sabırsız Ten'di.

"Çabuk giyin. Johnny giyindi bile." Koşarak merdivenlere yöneldiğinde üzerini değiştirdiğini yeni fark etmiştim. Gece içtiği için pişmanlık duyuyor olmalıydı. Dediğini yapıp odama girdim. İç çamaşırımı giydikten sonra gardolabıma yöneldim. Mor sweatshirtümü elime aldıktan sonra pantolonlarıma bakmaya başladım. Siyah dizleri yırtık kotumu ve kemerimi aldıktan sonra kapakları kapattım. Ten yeniden başıma gelmeden önce üzerimi giyindim. Çekmeceden siyah çoraplarımı da giydikten sonra beklediğim gibi Ten odaya girdi.

"Sonunda! Johnny kahve yaptı. Hadi çantanı al, gel."

Telefonumu ve cüzdanımı aldıktan sonra sandalyemin arkasındaki resim çantamı alıp omzuma astım. Yavaş yavaş inerken Johnny ve Ten çoktan ayakkabılarını giyiyordu. Birlikte evden çıktıktan sonra arabaya yöneldik. Johnny araba anahtarını bana uzattığında annemden aldığım arabaya yöneldim. Sürücü koltuğuna geçip çantamı Johnny'e uzattım. Arka koltuğa oturmayı seçmişti. Gözlerimi yeni açmış olmama rağmen araba kullanmaya hazırdım.

"Evden bir şey alacak mısın?" Ana caddeye çıktığımızda göz ucuyla Ten'e baktım.

"Evet, not defterim evde kaldı. Şu şarap dükkanının olduğu sokağa gir." dediğinde tüylerim diken diken oldu. Onu dinleyip sokağa girdim. Burası annemin evinin olduğu sokaktı.

"Burada mı oturuyorsun?" dediğimde emniyet kemerini çözdü.

"Hayır. Yuta'dan defter alacağım." Anladığımı belli edercesine kafamı aşağı yukarı salladım. Ten telefonunu çıkartıp bir numarayı tuşladığında eliyle gösterdiği yerde durmuştum. Johnny omzumu dürttüğünde bakışlarımı yoldan çekip ona doğru döndüm. Göz kırptığımda konuşmak için Ten'in arabadan inmesini bekledi.

"Yuta'nın kuzeni olduğunu söyledi mi sana?" Bir elim direksiyondayken ona doğru döndüm.

"Söyledi." dedim gözlerim Ten'e kaydığında. Yuta evinden çıkıp Ten'i gördüğünde gülümsedi. Elindeki defteri ona uzattığında Ten hemen aldı. Birkaç şey söyledikten sonra arabaya geri döndü. Yuta'yla bakışlarımız buluştuğunda hafifçe gülümsedi. Elimle selam verip arabayı yeniden çalıştırdım. Johnny kıkırdarken Ten arabanın kapısını açıyordu. Bindiğinde sessizdi. Emniyet kemerini taktıktan sonra okula doğru sürmeye başladım.

Yarım saat sonra öğlen arasının bitimine on dakika kala okula varmıştık. Herkes yemekhaneden çıkıyordu. Büyük ihtimalle yemeğe yetişememiştik. Arabayı öğrenci otoparkına bıraktıktan sonra hepimiz indik. Kapıları kilitleyip anahtarı Johnny'e verdim. Çantamı da ondan alıp yürümeye başladık. Beraber ilk defa okula gelişimizdi. Banklarda oturanlar bize bakarken Johnny kıkırdıyordu.

Drugs | TaetenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin