5

44 4 0
                                    

"Ariadne.." 

Masanın diğer ucundan bana seslenen Bilge tosbağaya boş gözlerle baktım. Arka bahçede toplanmıştık ve bu yabancı konusunu konuşacaktık. Herkes farklı bir görüş ortaya atarken boş gözlerle ağaç kavuğunun gövdesinden yapılmış masanın üzerindeki desenleri inceliyordum. 

Dostlarımız arasında yapılan toplantılara genelde Raġel Skiet ve Striva katılırdı. Katılmama izin vermediklerinden değil de ben sıkıcı bulurdum konuştuklarını. Onlar arka bahçede masanın etrafına toplanıp konuşurken ön bahçede küçük dostlarımla oyunlar oynardım. 

Bazen saatlerce sürerdi toplantıları. Bazen Raġel Skiet elindeki haritalarıyla beş dakikada dönerdi arka bahçeden. Konuşulacak şeylerin ne olduğu ve sonucu Raġel Skiet'ın kafasında her zaman olurdu ve bunu bazen dostlarımıza anlatıp ne yapacaklarını söylemek için bazen de fikirlerini almak için toplanırlardı.

Şimdi ise her kafadan farklı bir ses çıkıyordu ve ben hiç birisinin ne dediğini dinlememekle birlikte ne yapacağımı da bilmiyordum.

Sıkkınlıkla nefesimi dışarıya bıraktım ve "Nasıl gelmiş olabilir bu adam?" diyerek kaplan Crose'ye baktım. Adanın korunmasından kaplan Crose sorumluydu ve bu güne kadar kimse yaklaşamamışken birden bu adamın kıyıda bulunmasını çok fazla tuhaf buluyordum.

Kaplan Crose sırtını dikleştirdi ve otoriter sesiyle "Koruyucularımız kıyıya bir geminin yaklaştığını görmemiş büyük bir ihtimalle gemiden atılmış ve Boreas adasına kadar yüzmüş olmalı." dedi. Kimsenin konuşmasına müsaade etmeden "Üstelik yarası da var. Her kimin gemisinden atılmışsa öldürülmek istenmiş." dedi.

Devam etmesine izin vermeyen Bilge tosbağa, kaplan Crose'ye baktı ve "koruyucu askerleriniz kıyının ilerisinden geçen gemileri iyi gözetlemiyor mu Crose?" diye sordu. 

Kaplan Crose kızgın gözlerle Bilge tosbağaya baktı. "Elbette gözetliyorlar fakat yakınlarda bir gemi görmemişler." dedi. 

Bir tilki olan ve daha çok adadaki gemi işlerinden sorumlu olan Roddy "Belki de Tanrı Zeus tarafından sürgün edilmiştir." deyince masada büyük bir sessizlik oluştu.

Herkes yüzünü bana çevirmiş bir cevap bekliyordu. Bu konu hakkında en ufak bir fikrimin olmamasının yanında konuyu çok iyi bir şekilde bilmiyordum bile. Fakat bir şeyler söylemem ve dostlarımı aydınlatmam gerekiyordu. Raġel Skiet'ın koltuğunda oturuyordum ama onun tırnağı kadar etki edemiyordum.

Raġel Skiet ile ilk katıldığım toplantılardan aklımda kaldığı kadarıyla sırtımı dikleştirdim ve kaşlarımı çatıp boğazımı temizledim. Zaten katıldığım toplantılarda da konuyu bir kez bile dinlememiş Raġel Skiet'ın tepkilerini hafızama kazımıştım. 

Raġel Skiet bu yaptığımı her zaman gereksiz görse de şuan alıyordum ki verdiği derslerden daha çok işime yarıyordu yaptıklarını taklit etmek.

"Raġel Skiet adaya sürgün edildiğinde bir yarası yokmuş fakat." dedim. Sesimdeki ciddiyetle masadaki fısırdaşmalar artık devam etmiyordu. Ve ben buna Raġel Skiet etkisi diyordum.

Kaplan Crose sert bakışlarını gözlerime dikti ve "Sürgün edildiğinde yanında olmadığını hatırlıyorum." dedi.

Bu hayvanın amacının ne olduğunu kesinlikle anlayamıyordum. Raġel Skiet'ın yokluğunda beni yerine layık görmediği apaçık ortadaydı fakat eskiden en azından bir saygı olurdu aramızda. Şuan görüyordum ki o da kalmamıştı.

 Masanın altındaki ellerimi üzerine çıkardım ve birleştirdim. "Kaplan Crose" dedim ciddi bir sesle. Crose'ye kayan bakışlar tekrar bana döndü ve sözlerimi merakla bekliyorlardı. "Yanlış hatırlamıyorsunuz adaya Raġel Skiet ile birlikte sürgün edilmedim fakat inanın bana onu sizden çok daha iyi tanıyorum." dedim.

Boreas AdasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin