12

30 5 0
                                    

Kan..

Asırlarca kainata efendilik etmiş, akla gelince tüyler ürperten vücudumuzda barındırdığımız küçük bir madde.

Kendisi küçük fakat etki alanı çok büyük.

Vakti zamanında Kabil nefsine yenik düşerek kardeşi Habil'i öldürmeseydi eğer kan kavramı yine de kainata bu kadar hakim olabilir miydi?

Ormanın ortasında kanlar içinde yatan papağana baktım. 

Kabil nefsine yenik düşmemi olsaydı bile görünen o ki yeryüzünde çok fazlaca vardı nefsine yenik düşen kopyasından.

Kaplan Crose haber verir vermez koşarak gelmiştik ormanın ortasına. Her şey gerçekti. Papağan Teria boğazından parçalanmış bir şekilde kanlar içerisinde yatıyordu yerde. Gözlerimden yaşlar teker teker kendisini bırakırken gördüklerime daha fazla dayanamayacaktım.

"Yaşıyor mu?" diye sordu David yan tarafımdan. 

Gözlerimi papağandan çektim ve David'e baktım. Yüzü her zaman olduğundan daha sert bir haldeydi ve kızgın bir boğa gibi papağanın çevresindeki kanlara bakıyordu. Gözleri benimle buluştu.  Başımı çevirdim ve Kaplan Crose'ye olumlu cevap vermesini dileyerek baktım.

Başını iki yana salladı. 

Üzerime bulaşan kanları umursamadan hızla papağanın yanına çöktüm. "Yapabileceğimiz bir şeyler olmalı." dedim.

Gözyaşlarımı fırsat bilip yüzüme çarpan soğuk hava daha çok üşütüyordu. 

David ellerini omzuma koyarak yanıma çöktü ve "Onun için yapabileceğimiz bir şey yok Ariadne." dedi.

Daha çok ağladım.

Koruyucular koşarak yanımıza yaklaştı. Geldiklerinde birisinin sırtındaki Bilge Tosbağayı gördüm. Yavaşça yere indirdiler ve papağana yaklaştı. Dağılmış görünüyordu.

"Nasıl olur bu?" diye sordu sessizce kendi kendine.

Gözleri benimle buluştu. Ağzımdan kaçan küçük bir hıçkırıkla Bilge tosbağaya baktım. 

Bunu ona kim yapmış olabilirdi.

Boreas adasında birbirine asırlarca düşman yaşamış çok fazla tür olduğunu biliyordum fakat herkesten uzak sessizce yaşayan, çoğu zaman varlığını dahi hissettirmeyen bir hayvandan kim ne isteyebilirdi.

 David omuzlarımdan kendine çekerek sarıldı. Bakışlarım tekrar kanlar içinde yatan papağanla buluştuğunda daha çok sindim David'in kollarının altına.

David "Kim yaptı bunu Bilge tosbağa" diye sordu. Sesi bir o kadar öfkeli ve kin doluydu.

Bilge tosbağa kızgın bir sesle "Sizce kim yapmış olabilir Komutan David?" dedi. Ondan mı şüpheleniyordu?

David'in bunu yapacağına inanmıyordum fakat bir yanımda papağana David'i sormak için ulaşmaya çalışırken birden bire öldürülmesini tuhaf karşılıyordu. 

David'in kollarının altından çıktım. Öfkeli bakışları sorgularcasına bana yöneldi. Gözlerimi ondan çektim ve tekrar papağana yaklaştım. 

Boynumdaki kolyeye gitti ellerim. Zorda kalmadıkça kullanma demişti Striva ve eminim şuandan daha zor bir an olamazdı.

Ellerimi papağanın boynuna koydum. Hala akmaya devam eden sıcak kan ellerime bulaşırken gözlerimi sıkıca kapattım ve "iyi ol." diye fısıldadım.

İyi olmalıydı, hak ettiği böyle katledilmek değildi. Böyle bir ölümü hiç kimse hak etmiyordu.

Bilge tosbağa yanıma gelerek "Güçlerin onu iyileştirmez Ariadne." dedi. Gözyaşlarım kanlı ellerime düşüyordu. "Ne demek iyileştirmez?" diye sordum. İstediğim şeyi sadece dile getirmemin yeterli olacağını söylemişti Striva. 

Boreas AdasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin