Okula son bir hafta vardı artık bu durum üzücü olsa da en iyi arkadaşım Burak ile yeni okul maceraları yaşayacağım için sevinmiyor değildim.
Son bir haftayı dolu dolu geçirmek için Burak ile bir kaç gün kamp yapmayı planladık, Kalan diğer günler de ne yapacağımızı da sonra düşünmek üzere sözleştik .
Bugün pazartesiydi, sabah kalkıp odama şöyle bir göz gezdirdim, yerde dağınık çantam gözüme çarpmıştı, işin garip kısmı dağınık olması değildi, çantamın içinde çoraplar vardı, artık dağınık olmam nasıl bir boyuta ulaştıysa ben bile hayret ediyorum bazen.
Odamı çok severim aslında gözüm gibi bakmam lazımken dağıtıyorum işte ahh ahh! Duvarlar gece mavisi renginde boyanmıştı dağınık olsa bile güzel gözükürdü bana, anneme bana göründüğü gibi görünmezdi ama, hep kızardı bana. Yatağımın hemen yanında büyük bir kitaplığım var, hemen önünde açık renkte olan mavi ve üstünde siyah çizgileri olan bir koltuk var. Pencerenin önünde olduğu için kitap okurken burayı kullanıyorum, sinirli, stresli veya üzgünken hep burayı kullanırım çünkü burası ve dışarıda olan güzellik içimi rahatlatır hep.
Evin en sevdiğim yeri odam, çok güzel bir oda olmasa bile seviyorum. Hayalim üniversite hayatına atılınca ailemden ayrı bir eve çıkmak, çok güzel fikirlerim var çook! -tabi ders çalışmayı başarıp üniversite kazanabilirsem çok zor çook!-
Pencereden dışarıyı izleyip çokça oksijen çektim içime, bulunduğumuz konumun oksijen miktarının yarısını ben bitirmiş olabilirim :) oksijen israfıyım resmen.
Annem bugün çalışmadığı için kahvaltı hazırlıyordu, aşağı kattan güzel kokular gelmeye başlamıştı da zaten
" Ağzım sulandı yaa! ".Malum her gün kahvaltı hazırlayanımız yoktu. Annemin çalıştığı günler sabahları martı gibi simit kemiriyordum. Akşama kadar aç kalıyordum açç! Çok acı bir durum gerçekten. Aşağıya kahvaltıya iniyordum ki sakarlığım tuttu ve serçe parmağımı kapıya vurdum " Ahh! " savaşta vurulmuş asker gibi yere yatıp sürünmeye başladım acıdan. Annem bu halimi ağzı iki karış açık bir şekilde izliyordu.
" Merih evladım eğer akıl sağlığın ile ilgili bir sorunun varsa bunu bana anlatabilirsin! " diye dalga geçti.
" Ne aklı anne parmağım şehit oldu burda kapının azabına yakalandı çok acıyor çok! " diye sızlanıyordum.
" Kalk kalk bir şey olmaz benim paşama, hadi doğru kahvaltıya " dedi.
Ayağa kalkıp tek ayak üstünde aşağıya doğru inmeye başladım. Salak kafam düz yolda yürümeyi beceremeyen ben merdivenden aşağıya tek ayakla inmeye çalışıyorum. Kaşınıyorum birazda, hayatta bütün isteklerimi reddedip bu kaşınma isteğini kabul ediyor tabi, dengemi kaybedip varil gibi yere yuvarlandım.
" Hay böyle işe ben, ahhhh! "
Annem yanıma koşup kaldırdı, başladı söylenmeye.
" Oğlum dikkat etsene ya, ne bu sabahın köründe sakarlıklar, aşık mısın ? Senin aklında ne var! " diye.
Başladım gülmeye, beni gören annem dayanamayıp ciddi olan hali birden değişip gülmeye başladı. Annem gelip kaldırınca mutfağa geçtik, sofrayı gören gözlerim bayram yapmıştı. Annem kendini aşmış sofrada bir tek ben eksiğim oda tamamlandı artık.
" Aman aman nerelere geldik böyle, Sultanım bir tanesin sen, yalnız sen böyle kahvaltı hazırlayıp ertesi ben yine simit kemirince sokağa atılmış kedi yavrusu gibi hissediyorum :( yapma bunu bana! " diyip güldüm.
Annem de " Her zaman yanında ben olmayacağım. Çaba gösterip sende öğrensen bir şeyler yapmayı, simit kemirmekten kurtulabilirsin. " diye öğüt vermeye başladı.
" Of anne, bilmiyor musun sen beni, beceriksiz ve sakar bir oğlun var senin kendine gel! Alış buna. " diye söylendim.
Haklıydım da sonuçta yemek yapmaya çalışırken, annemin eve geldiği zaman ortada bir ev kalmaya bilirdi. Sonra susup yemeğe başladım.
Anneme Burak la planladığımız kamp konusunu anlatmamıştım daha, bir yolunu bulup açtım konuyu.
" Anneciğim, Sultanım bir şey demem lazım sanaa. " diye.
" Söyle bakalım sakar oğlanım, ne istiyorsun yine ? " bir iki saniye ne diyeceğimi düşünüp başladım anlatmaya.
" Şey bu hafta tatilin son haftası ya, heh işte Burak la bir iki günlük bir kamp planı yaptık ve bugün gideceğiz. " annem bir hışımla,
" Hayıırr! Olmaz, sen ev hayatında zorlanan bir çocuksun be evladım ne kampı. Gece ayılar avlar seni, yemek niyetine yerler. Ben nerelere gider ne yaparım bir başına. " dedi.
" Anneciğim tek başıma olmayacağım zaten Burak da var hem. "
Annem Burak'ı çok severdi, bana güvenmez ona güvenirdi ve bunu duyunca biraz olsun yumuşadı kamp planına. Sonra birden gözleri doldu başladı ağlamaya,
" Sen benim küçücük bebeğimdin, ne zaman büyüdün de evden ayrılıyorsun! " sanki ülke değiştiriyorum ne bu hüzün ?
" Ya annem benim, iki sokak ötede ki park alanına gidiceğim, üzülme bu kadar. Gurbet ellere gitmiyorum ya! " diyince pes etmişti artık.
" Tamam be! Ne halin varsa gör eğer bir şey olursa umurumda olmaz haberin olsun! " diye kızdı.
" Tamam benim Sultanım. " koşup yanaklarına birer tane öpücük kondurdum, sonra koşup odama kamp için çanta hazırlamaya koyuldum, ilk önce bir liste hazırlamam gerekti yoksa bir şeyleri unutabilirdim.
Kamp Malzemeleri
*Çadır
*El Feneri
*Powerbank
*Kulaklık
*Yastık
*Kart oyunları
Evet artık çanta hazır, diğer malzemeleri Burak getirecekti.
Tabi unutmazsa!
*********************************
Benden size bir şarkı...
![](https://img.wattpad.com/cover/252313671-288-k702400.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatın Bana Verdikleri - Masmavi Bir Hayal
Teen FictionTek suçum hayatın bana verdiklerini görememek...