Azgın deniz suyunun boğucu kuvvetiydi ellerindeki. Kan kokuyordu. Bir iblisin insana çektirdiği pişmanlığın yanında bu bir hiçti. Çığlık seslerinin duvarlara vurduktan sonra tekrar yüzüne çarpması kadar acımasız ve çaresizdi. Sesi çıkmıyordu. Boğazına dizilen yumrular kesiyordu sesini. İnleyebiliyordu arsızca. Sesini duysunlar istiyordu. Ama o sadece bir çığlıktı. Şimdi çığlığı da yok olmuştu. Varlığı boğuk, kasvetli ve hayalperestti. Neye uğradığını bilmezken ellerinden akan kan sevdiği kadınındı. O bir katildi, sevdiği kadının katiliydi. Omuzları çöktü. Boğuluyormuş gibi boğazını tuttu ve kesilen nefesini geri almaya çalıştı. Başarısızdı. Ölen kendi bedeniydi. Sevdiği kadının elleriyle ölüyordu.