Onu sevmek, yer çekimi gibiydi. Kendimi bıraktığım anda olacak bir şey. Nefes almak gibiydi. Onu nasıl sevmeyebilirdim? Bu imkansızdı. Ve o an kendimi bıraktım. Bu hissin güzelliğine. Doğallığına. Kalbimi yakışına, bıraktım. Bir saniyeliğine beynimde yeşil gözleri belirdi. Ve narin ellerinin, benim büyük ellerime nasıl tam olarak sığdığı. Sanki bana özel yapılmış gibi. Narin kollarını bana sardığında hissettiğim o duygu sarsıntısı. Bana baktığında, kalbimin sarsılması. Sonra gelecekten gelen bu görüntüler kesildi. Ölü, donmuş bir kalp tekrar atabilir miydi? Sanırım benimki atmak üzereydi. İçimi dolduran hisleri anlatacak kelimeleri bulmak için çabaladım ama onları tanımlayacak kadar güçlü kelimeler yoktu. Uzunca bir süre boyunca bu yeni, aykırı hislerin içinde boğuldum. Tekrar yüzeye çıktığımda bir zamanlar olduğum adam değildim. O an, yeniden doğmuştum. Gerçekten söylenen her şey doğruymuş. Eski zamandan bir söz vardı. Bir kurtadam üç kez doğar: Dünyaya geldiği zaman, ilk dönüştüğü zaman ve son olarak da mühürlendiği zaman. Ve ben onundum. Ve onun için her şeyi yapacaktım. Ve o ne isterse o olacaktım. (Alacakaranlık serisinin kurtadamlarından esinlenilmiştir.) 04.07.20~ #1- kurtadam 16.07.20~ #1- fantastik 23.08.20~ #1- mühür 12.11.20~ #1- teenfiction
34 parts