7. Bölüm: "Karanlık Taraf"

11.8K 1.1K 97
                                    



Tam beş gün olmuştu.

Jake'i görmediğim beş gün.

O gün Jake'i götürdüklerinden sonra, yatağıma yattığımda içimde bir boşluk hissettim. Bir acı. Sanki Jake yokken, önceki yaşadığım o acı tekrar eski yerine gelmiş gibiydi. Hatta hiç gitmemiş gibiydi.

Fakat, bu acı gittikçe çoğaldı; çünkü ertesi gün Jake yine yoktu.
Pazar günü bütün gün amcamın gelmesini bekledim. O kadar endişeliydim ki istemeden Max'i de endişelentirmiştim. Akşama doğru "Jake ve babam nerede?" diyip durmaya başladı. Suzi hala onu oyalıyordu ama en sonunda "Onlar da annem gibi gitmedi değil mi?" dediğinde donup kaldım adeta. Sanki başımdan aşağıya kaynar su dökmüşlerdi ama hareket edemiyordum. Sonrasında endişemi diğer insanlara, Max'e, yansıtmamaya ve mutlu rolü yapmaya karar vermiştim. Fakat bir gözüm her zaman pencerede, kapıda, ya da telefonumdaydı.

Suzi halanın endişelenmemiş olması da beni geren başka bir durumdu. Sanki ortada bir şey yok gibi davranıyordu! Bu konuyu ustaca görmezden geliyordu. Hatta bir ara acaba yaşlılıktan unutkanlığı mı var diye şüphelenmekten kendimi alamadım; ama hayır, yaptığı kesinlikle bilinçi bir görmezden gelişti. Bu da gerginliğime gerginlik kattı.

En sonunda kapı çalınca adeta oraya doğru koştum. Gelen amcamdı. Sadece amcam. Max'e sarıldı. Benim sorularımı ise cevapsız bıraktı. Tek dediği "Jake iyi olacak, iyileşiyor, merak etmeyin..." gibi şeylerdi. Suzi halayla bir saniyelik anlamlı bakışmaları da gözümden kaçmamıştı.

"Onu ziyarete gidebilir miyim?" diye atladım hemen. Amcamın, sorularımı yanıtlamaktan çok oradan kaçmayı tercih eder bir hali vardı. "Kayla, bir süre daha beklemek zorundasın canım. Senin de hastalık kapmana neden olamayız. Hem bunu Jake de istemez."

"Hastalığı bulaşıcı mı? Hastalığı neymiş? Ben sadece uzaktan bakarsam da olur. Ya da telefon..."

Amcam hızlıca konuyu değiştirdi. Bu çok garipti. Bunu hiç beklemediğim için şaşırdım. Çünkü amcam çok kibar bir adamdı.
Suzi halayla özel olarak konuşmak istediğini ve acelesi olduğunu söyledi. İkisi odaya giderken öylece bakakaldım.

Ertesi gün yine umutlarım boşa gitti. Amcam daha güneş doğmadan evden çıkmış olmalıydı, çünkü öbür türlü neredeyse hiç uyuyamayan ben onu görürdüm.

O gün, istemeye istemeye okula gittim. Her zamanki masamızda Letty, Leo ve Diego'yla otururken benden Jake hakkında bir bilgi almak için kıvranıyorlardı; özellikle de Leo ve Diego, fakat en az onlar kadar bilgisiz olduğumu anlayınca hem şaşırdılar, hem de üzüldüler. Diego tüm olayları yeni öğrenmişti üstelik.

O gün fark ettiğim şey ise, Jace, ikizler ve Scott'un okula gelmediği oldu. Her zaman oturdukları masa bomboştu.

Leo'yla pazar gecesi Alec'in niye orada olduğunu anlamaya çalıştık fakat buna bir türlü mantıklı bir açıklama bulamadık.

Eğer ertesi günün de Pazartesi'nden farklı olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz çünkü Jake yine gelmedi. Telefonu kapalıydı. Amcamınki de! Amcam, Suzi haladan öğrendiğim üzere, sadece bir kez ben okuldayken eve uğramıştı, ama onun dışında ondan hiç haber yoktu.

Jake'in yokluğunda Matt, sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Yine derslere benimle eşlik ediyor, cumartesi gününün konusunu dahi açmıyordu. Bu hem iyiydi hem de kötüydü. Salı günü Matt ve Tyler'in yanına oturduğumda tek baktığım yer Jace'lerin oturduğu boş masaydı. İkinci kez okulda değillerdi. Biyoloji Laboratuvarında harika eşim okula gelmediği için deneyi yapamamamıştım. Bay Varner bana acıyıp, ön masadakilerin deneyini izleyip onlardan bir deney raporu yazmamı söylemişti.

ŞEKİL DEĞİŞTİRENLER: MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin