Yaşıyordum. Yaşadığımı zannediyordum. Ama hayat her gün birilerini benden almaya devam ediyordu. Gözlerim yaşlarla dolarken tüm kelimelerin boğazımda düğümlendiğini hissettim. Gözlerim abimin kelepçeli ellerinde kalmıştı. Gömleğindeki kanlarla yanaklarıma daha fazla yaş düşürüyordu. Kanı kurumuş elleri yanaklarımı okşarken kendi korkusunu es geçip beni teselli etmeye çalışıyordu. "Korkma, tamam mı? Korkma abicim." Diye mırıldandı gülümseyerek. "Senin öldürdüğünü söylüyorlar." Dedim titreyen sesimle, ben onun gözlerine bir kez baksam yeterdi. Ağır ağır başını hayır anlamında salladığında üstümden koca bir yükün kalktığını hissettim. "Ben yapmadım." Dedi net bir sesle. "Bana inanıyorsun değil mi?" Hızla başımı evet anlamında salladım. Tüm dünya karşıma geçip bana abin suçlu dese bile ben buna asla inanmayacaktım. Çünki gözlerinde masumiyeti gördüm. "Sen korkma, söz veriyorum her şey iyi olacak güzelim." Dediğinde sesinde şefkat vardı. İki polis onu geri çektiğinde sendeledi. "Onun bir suçu yok, götürmeyin lütfen!" Diye bağırsamda polisler hiç umursamadan onu götürmeye devam etti. Polisler benim bağırışlarımı umursamadan onu götürdüğünde peşinden gitmenin anlamsız olduğunu anldım. Olduğum yerde kalırken kollarım iki yanıma düştü. "Korkma!" Abimin sesi boş koridorda yankılandı. Polisler onu peşinden sürüklerken omzunun üstünden bana baktı. "Döneceğim kardeşim, yalnız değilsin." Kolumun tersiyle burnumu silerken tek yapa bildiğim arkasından bakmaktı. Yanımda duran Kunt kollarını göğsünün altında birleştirmiş yaptığı işe gururlu bakışlar atıyordu. "Herşeyin bir sonu vardır Elfida." Umursamaz bir tınıyla mırıldandı. "Abin kendi sonunu kendisi getirdi."All Rights Reserved