5 Bölüm-İç Düşman

188 14 22
                                    

Herkese merhaba,nasılsınız??

Aslında sanırsam yazdığım en uzun bölüm bu oldu,yani pazar günü bölüm atardım günler öncesinden yazmaya başladığım için sağolsun o ilham perileride nihayet bana uğramayı seçtiği için içimdeki aptalişko ses dediki gir bölüm yaz.

Öncelikle belirtmek isterim ki bu bölümde hikaye Melodi-Kartal arası değişecek.

Çünki istediğim hem geçmişden konu almak,hemde abi-kardeş ilişkisini biraz daha ortaya çıkarıp Kunt'unda ailesinden bahsetmek.

Kuntuma şerefsiz demeyin,babosu daha şerefsiz...

Şerefsiz şerefsize çekermiş diyeni döverim🙆

Kunt şerefsiz değil,mecburdu.(çaresizlilik hissi)

Ayrıca Pişman (Şüpheli.)

Neyse çok çene çalmayayım,bölüme geçelim.

(Not;Yorum ve oylama yapmayı unutmayın!(yorum ve oylama olmayınca yazma hevesi kaçıyorda sjajaj)

(Yeni kapak nasıl??)

Yalanlara inanmaya devam ediyordum. Daha çocukken bile hayatımın kabusu olan saflık ve masumluk peşimi hiç bırakmadan hayatımın gölgesi olmaya devam ediyordu.

İnandığım yalanların gerçekleriyse her gün içimdeki o küçük kız çocuğunun umutlarını param parça edip onu hayatın gölgesine zehirli tarafına çekmeye devam ediyordu.

Çocukluğumu pek hatırlamazdım. Çocukluğuma dair güzel anıları hatırlamazdım. Kötülükler vardı, kötü insanlar vardı. Ve benim hatırladığım tek şey o küçük kız çocuğunun göz yaşlarıydı.

Hayatın tüm kötü yüzlerini görmüştüm, dayak yemiştim, ailesiz bir piç olduğum yüzüme vurulmuştu kimsesizdim, yalnızdım.

Dört duvar aralarında çığlıklarım duyulmamıştı, susmuştum. Sustukca içimdeki kız çocuğunu daha derinlere gömmüştüm. Onu bir zindana kapatıp demir parmaklıkları yüzüne öyle bir çarpmıştım ki annemide babamıda o kız çocuğuyla birlikte o zindana atıp abimin elini tutuarak çıkmıştım o karanlıktan.

Şimdi yıllar sonra ben o zindana yine uğruyordum, yıllar sonra ilk kez babasını gören o kadın tekrar o zindanın önünde duvarın köşesine sinmiş küçücük vücuduna sarılmış o kız çocuğunu izliyordu.

Ağlıyordu, sızlıyordu, tüm bunları görüyordum. Ama ben yine içeri girip ona elimi uzatamıyordum, annesinin cesedini izliyordu.

Önümdeki günlükle bakışıyordum, üç senedir sayfasını açmadığım artık unutmak istediğim acılarımın sayfalarına bugün biri daha ekleniyordu.

"Canın yanıyordu, canın çok yanıyor güzelim biliyorum hâlâ acıtıyor, hâlâ geçmedi güzelim hâlâ kanamaya devam ediyor.

Babanı özlüyorsun, biliyorum babanı çok özlüyorsun ama abinin canını yakmamak için susuyorsun. Çünki korkuyorsun biliyorum, onun canını yakarsan oda seni terkeder diye çok korkuyorsun.

Annen gibi kendine zarar verir sanıyorsun, oysa daha ölümün ne olduğunu bile bilmiyorsun.

Abin gider diye korkuyorsun, kabusun olan o yetimhane kapısında seni bırakırsa bir daha toparlanamazsın biliyorsun."

Dolan gözlerimi kırpıştırdım. Ağlayarak yazdığım bu günlüğe bir daha asla gözyaşı damlatmayacağıma söz verdiğim o çocuk yine ağlıyordu.

Suç ve Aşk;Maskenin ArkasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin