0.9

1.3K 68 29
                                    

0567***:

Efe: Tam olarak aklımda çizdiğim profile uygun birisin 😏

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Efe: Tam olarak aklımda çizdiğim profile uygun birisin 😏

0567***: Ne yani şimdi sen o küçük beyninle bana laf mı soktun sandın ?

Efe: Yoo sanmadım. Direkt yaptım 😏

0567***: O piç smile emojisini atmayı kesecek misin yoksa ben onu atan parmağını keseyim mi ?

Efe: 😏

0567***: Neden Yapıyorsun Bunu Murat Efe? Sinirimi Bozmak Hoşuna Mı Gidiyor Murt Efe ? İşin Gücün Yok Mu Murat Efe ?

Efe: 1. Öylesine 2. Evet 3. Yok

0567***: Sinir bozmaktan başka hiç bir boka yaramadığının sonunda farkına varmış olman çok muhteşem.

Efe: Ben bunun farkındayım. 1 buçuk senedir :))

Görüldü

Efe: Sen şimdi salak saçma yazmaya başlamadan gidiyorum. İyi geceler.

Görüldü

Efe çevrimdışı

Beni resmen başından savmıştı. Benim gibi muhteşem ötesi birinin onunla konuştuğuna şükür edecekken gelmiş atar gider yapıyordu.

Ah Kalp. Sen Kalp'sin. Sadece kan pompalamak bile çok zorken neden aşkı içine alıp da kendine acı çektiriyorsun ? Mazoşist misin yavrum ?

Aslında teknik olarak aşkı o almıyor

Ne alıyormuş ?

Beyin

Ne yani seni alkışlamam falan mı gerekiyor iç ses? Sen bensin. Ben onu canım çıkıp kitaptan okumasaydım sen hayatta bilemezdin.

İç sesimi dışarıda bırakıp telefonumu elime aldım. Efe sinsisi yazmayayım diye, yazsam da ona ulaşmasın diye telefonunun internetini kapatmıştı.

Belki kökten kapattı?

Ben seni dışarıda bırakmadım mı?

İstesen de bırakamazsın. İllet gibi çöktüm başına at atabilirsen.

İç çektim. Nasıl böyle çirkef bir iç ses yetiştirmeyi başarmıştım?

Sen de öylesin de ondan.

İç sesimi boş verdim. Efe'nin o telefonu kapatmadığını biliyordum. Kapatırsa alarmı çalmaz, alarmı çalmazsa da yarın gidemezdi. İstasyona.

Telefonumun rehberini açıp ismini buldum. Üzerine tıklayacakken son anda vaz geçtim. Çok mu üstüne gidiyordum. Sonuçta bunalımdaydı. Belki de rahatsız etmemeliyim.

Kendimi yatağa attım. Tavana bakmayı oldum olalı hiç sevmemiştim. Boş, düz, hayatın kendisi gibi olduğunu savunan bir yer gibiydi benim için. O yüzden yüzümü çevirip yatağımın tam dibindeki pencereden siyah gök yüzünü izledim.

Öylece gök yüzünü ele geçirmiş teneke yığınına baktım. Gözlerimin önüne Efe'yle geçirdiğim çok güzel anılardan biri geldi.

10 Temmuz 2018

Uyku bir türlü beni kaplamıyor, beynim kapanmayı kabul etmiyordu. Ve biraz daha durursam yanımda uyuyan Şeyma ırzıma geçecekti.

Yerimden kalktım ve çadırımı açtım. Gece saatleriydi ve ormandaydık. Ama yazın ortasında olduğumuz için çok da soğuk değildi.

Öylece yerimde durup ne yapacağımı düşündüm. Bana kafamı dağıtacak, uykumu getirecek birşey lazımdı. Sanırım uçurumun başına çıka bilirdim.

Yavaş yavaş ayağımın biryerlere takılmamasına dikkat ederek uçuruma ulaştım. Gözlerimi öylece etrafta gezdirdim. Ve gözüme takılan detayla dudaklarım benden bağımsız kıvrıldı.

Orda öylece oturmuş şehir manzarasına bakıyordu. Yanına gidip oturdum. Beni fark etmişti. Gözlerini birkaç saniye yüzümde gezdirdi. Sonra manzarayı izlemeye devam etti.

Manzaraya dikkatimi verdim. Böyle güzel bir yere baktığımızda içimize dolan hayranıık hissi bar ya, o bende yoktu. Boş boş bakıyordum sadece. Dikkatimi çekmiyordu demir yığını. Sıkılıp yere uzandım ve gözlerimi göğe diktim.

Evet. Artık dikkatimi çeken birşeyle karşılaşmıştım. Yıldızlar. Gülümsedim. "Murat," diye mırıldandım. 'Hmm' diye bir mırıltı çıkardı.

"O demir yığınına bakmayı kes de gel şu doğal afete bak." Dedim gözlerimi gökyüzünden ayırmadan. Yanıma uzandı. Birkaç saniye durduktan sonra güldü.

Kaşlarım usulca çatıldı. Neye gülüyordu bu? Sorumu duymuş gibi açıklama yaptı. "Demir yığını diyorsun da, şu anda senin de demir yığınından başka gördüğün birşey yok."

Güldüm. Ne demek istediğini anlamıştım. Doğru söylüyordu. Yıldız diye gördüğümüz şeyler asılnda sadece uydulardı. Teneke yığınıydı. Gözlerimi gökyüzünden çekip başımı hafifçe ona çevirdim.

Hissetmiş gibi bana bakınca yeşil gözleri kalp atışımı hızlandırdı. "Doğru." Diye mırıldandım. Birkaç saniye daha gözlerimi yüzünde gezdirdikten sonra yine yüzümü gökyüzüne çevirdim.

"Keşke radyoaktif atık içseydim de bu demir yığınına maruz kalmasaydım." Diye mırıldanarak gözlerimi kapadım. Artık uyku bana hoşgeldin demişti.

⬇️⭐

İSTASYON | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin