iyi okumalarrrrr ve okuyan kisiler lutfen sadece oy atmakla kalmayip birazcik yorum yapabilir mi😔✊🏻💔😭👉🏻👈🏻
-
"Lütfen bir kerecik, sarıl bana."
Hayatta en rezil hissettiğin bir an var mı diye sorsalardı, hiç çekinmeden şu an hissettiklerimi anlatırdım. Rezildim, yüzsüzlüğü de geçmiştim artık. Tam anlamıyla Vante'nin- yani, Kim Taehyung'un karşısında dolu gözlerle bana sarılmasını isterken ne düşünüyordum acaba? Olacak şeyler basitti, öngörülebilirdi: Benimle dalga geçtiğini belirtircesine gür bir kahkaha atacak ve siktiri çekip gidecekti işte.
Yani, şu yarım saatlik tanıdığım Kim Taehyung, öyle yapardı, değil mi?
Yapmadı.
Yüzüm utancımdan dolayı yüzüme kapanırken çıkan seslerden ne yaptığını anlamaya çalıştım, kısa bir sessizliğin ardından birkaç adım sesi geldi. Bu sesler dibimde bittiğinde ve ardından güçlü kolları sıcaklamış bedenimi sarmaladığında gözlerim fal taşı gibi açılmış, nefesim boğazıma dizilmişti.
Bu gece içinde binlerce kez bozguna uğramış, şoka girmiştim fakat hiçbiri bunun kadar bozguna uğratmamıştı.
"Oldu mu? Mutlu oldun mu?"
Omzuna dayanmış başımı hızla sallarken yüzümü kaplayan ellerim aramızda kaldığı için yavaşça omuzlarını kavradığında sırtımdaki elleri hafifçe bedenimden kayarak belimi kavramış ve beni kendine daha çok çekerken dudaklarımdan titrek bir nefesin istemsizce boynuna çarpmasını engelleyememiştim. Bunun onu rahatsız edeceğini düşünsem de ondan aldığım karşılık tam anlamıyla aynısı olmuştu: başını eğerek burnunu boynuma yaslamıştı.
Tanrım, gerçekten de hayalimi yaşıyordum.
Ne kadar öylece durduk bilmiyordum fakat Kim Taehyung'un artık bana sarılma fikrinden pek de iğrenmediğini anladığım bir zaman dilimini aştığımızı fark etmiştim. Belimdeki elleri her saniye daha da sıklaşıyordu ve kendini bana daha çok bastırırken aniden hissettiğim şeyle gözlerim tekrar fal taşı gibi açılmıştı.
Hayır, hayır, hayır.... Böyle bir anda, kendine sahip çık Jeongguk. Lütfen! Zaten yeterince rezil olmuşken şimdi de-
Ah, her şey için çok geçti.
Kim Taehyung bu geceki yaptığım en büyük rezilliği fark etmiş olacaktı ki, elleri belimden ayrılmış ve bir adım geriye atarak şaşkın gözlerini benim mahçup gözlerimde kenetlemişti fakat bu yalnızca birkaç saniye sürmüştü; hemen ardından başını aşağı doğru eğip ellerimle kapatmaya çalıştığım şişkinliğime göz attığında şaşkınlığı daha da fark edilir olmuştu.
"Siktir. Sana sadece sarıldım ve hemen azdın mı?"
Dişlerimi sertçe dudaklarıma geçirirken alt bölgemi elimle daha çok siper etmeye çalıştım her ne kadar başarılı olamasam da. Gözleri tıpkı bana sarıldığı anda yaşadığım şoktan ötürü açılan gözlerim gibi kocaman açılmış, bir aşağı bir yukarı gidip geliyordu. Sesinde yahut en azından dudaklarında alaycı bir tını, dalga geçtiğini belli eden bir gülümseme aradım fakat yoktu. Sadece şaşkınlığını görebiliyordum fakat ben yine de utanıyordum.
Deli gibi utanıyordum. Gözlerine bakmaktan deli gibi çekiniyordum.
"B-ben... Özür d-dilerim... İsteyerek olm-" Sırf bu yüzden, utancımdan dolayı gözlerine bakamadığım için göremedim daha demin açtığı mesafeyi tekrar kendi kapattığını...
Hiç beklemediğim anda hiç beklemediğim bir şeyi yaparak, yüzümü kavrayıp dudaklarını dudaklarıma bastırmasını.
Şaka? Hayır, şaka değil. Ne? Sikeyim, ne?