15

3.7K 354 306
                                    

''Baba?''

Jimin titreyen sesiyle bir kez daha mırıldandığında Jungkook, adımlarını hızlandırarak Jimin'in yanına geldi. Elini Jimin'in beline yerleştirip diğer yandan da kapıdaki adama dik dik baktı.

''Jimin? Kocaman adam olmuşsun?'' diyip bir adım attığında Jimin bir adım geriye çekilmiş, Jungkook da elini adamın göğsüne koyarak onu durdurmuştu.

Bay Park, yüzündeki o üzgün ifadenin yerini sinsi sırıtması aldığında Jimin, Jungkook'un elini tuttu gerginlikten. Jungkook, Jimin'in dokunuşunu hissettiğinde ona dönüp 'sakin ol.' dercesine bir bakış atmıştı. 

''Jeon Jungkook.'' dedi ve devam etti. ''Beni içeriye davet etmeyecek misiniz?''

''Öyle bir amacımız olduğunu düşünmüyorum.'' diye cevapladı Jungkook. Adam, Jungkook'un omzunun üstünden ona bakan oğluna çevirdi bakışlarını.

Jimin, korkmuştu. Çünkü, gözleri önünde yanan adam şu an karşısında onunla göz gözeydi.

Yaşlanmıştı.

Yaşamış ve yaş almıştı. 

''Demek ona her şeyi anlattın, Jungkook.'' dedi adam. ''Ailemizi nasıl katlettiğimi de anlattın mı?''

Jimin, duyduğu cümle ile nefesinin kesildiğini hissetti.

''Yangını benim çıkardığımı? Annesini, ablasını nasıl yaktığımı? Üvey ağabeyi ile de tanışmışlardır şimdi.'' dediğinde Jimin birkaç adım geri attı. Gerçekten nefes alamıyordu. 

Gözleri yavaşça dolmaya başlamıştı. 

''Aslında söylememiştim, Bay Park. Bunları sizden duyması kötü oldu.'' dedi Jungkook sakince. Evet dışarıdan sakin gözüküyordu ama bir kez de olsa Jimin'in hıçkırdığını duyarsa kıyameti koparırdı.

Adam sırıtarak önce Jimin'e sonra da Jungkook'a çevirdi bakışlarını.

''Jeon Jungkook...'' dedi ellerini iki yana açarak. ''İşte, amacına ulaştın. Oğlumu kullanarak beni kendine çektin Jungkook. Daha fazla bu oyunu devam ettirmene gerek yok.''

''Kes sesini!'' dedi Jungkook sinirle. Çoktan çıkarması gereken belindeki silahı kavrayarak adamın suratına doğrulttu.

''Yalan mı söylüyorum? Amacın bu değil miydi?'' dedi ve devam etti. ''Jimin'i kullanmadın mı bana dair bir şeyler bulabilmek için? Üvey abi- pardon Min Yoongi'yi sen göndermedin mi Jimin'i bulması için? Belki de ailemi ve Yugyeom'u öldürdüğüm gibi, Yoongi'yi de öldürmeliydim. Elinde değer verdiğin hiçbir şey kalmayana dek, durmamalıydım.''

Jungkook sinirle soluyarak silahı sol eline alarak karşısındaki adama yumruğunu geçirdi. Kırmızı sıvı Bay Park'ın dudağından akmaya başladığında güldü.

''Önceden de yaptığın gibi evimden de ve kasabamdan da defol git. Yoksa nişanlımın gözlerinden akacak her yaş için vücudunda bir delik açarım.'' Adamı omzundan ittirdi.

Jungkook durakladı. Yaklaşık on saniye boyunca gözünü bile kırpmamıştı. 

Onu bu duruma, omuz hizasından uzatılan namlu durdurmuştu.

''Niye vurmuyorsun Jungkook? Ateşlesene silahını.'' dedi Jimin, babasına doğrulttuğu silahıyla.

Jungkook, şaşkınlıkla Jimin'e baktı. Bay Park da aynı şekilde oğluna bakarken Jimin sırıttı.

''Ne o? Hep silah tutmayı öğretmek istiyordun ya bana, baba. Bak tutuyorum. Bana şiddeti öğretmeye çalışan sana, şiddetle karşılık veriyorum.'' dedi bir adım atarak. Elleri titremiyor, gözleri kupkuru ve dudaklarında sinsi bir sırıtış vardı. 

daddy lessons, kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin