Park Jimin, fazlaca masum ve 17 yaşında bir toydu. Yaşadığı bu dönemin kötülüğüne rağmen içindeki masumluğunu korumuştu. Dışarıda mermiler havada uçuşup, iki kasaba arasında bir savaş varken Jimin, odasında bütün gün bir şeyler karalayıp, resimler çiziyordu.
Dövüşmeyi bilmez, silaha elini bile sürmezdi. Yufka yüreğiyle bu savaşın ortasında narin, ateşe ve savaşa değil, suya ve güneşe ihtiyacı olan bir çiçekti, Park Jimin. Birinin onu güzel sözlerle büyütmesi, beslemesi gerekiyordu.
Ailesi onun bu durumunun farkındalardı fakat onların da elinden bir şey gelmiyordu. Oğullarının bu kadar kirli bir yere yakışmadığını biliyorlardı ama en azından kendisini korumasını gerektiğini düşünüyorlardı.
Ve bunu gerçekleştirmek için çok geç kalmışlardı.
Hedef onlardı, Park ailesi.
Merkeze çok da uzak olmayan şirin bir evde oturan bu ailenin sonu gelmişti.××
Ailesi yangında katledilikten sonra Jimin, zor zamanlar yaşamıştı. Etrafındaki komşuların yanında bir sığıntı olarak yaşamaya başladığını düşünüyordu. Yangın onda travma bırakmıştı. Daha ürkek biri olmuştu.
Yangının üzerinden 3 yıl geçmişti ve Jimin çalışmaya başlamış, kendi ayakları üzerinde durabilen biri olmuştu. Kasabadaki çocuklara öğretmenlik yapıyordu. Kasabadaki tek öğretmendi bir nevi.
Bazen, o adamın gelip kendisini kurtarmamış olmasını diliyordu. Ölmek, böyle yaşamaktan iyiydi ona göre. Kazandığı üç beş kuruş ile ayın sonunu zor getiriyor, bazen o parayı bile alamıyordu. İki aydır evinin kirasını ödeyememişti, kimsesiz olması hakkında duyduğu hakaretlere cevap veremiyor, hem fiziksel hem psikolojik hem de finansal olarak çöküşteydi. Ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Muhtemelen 1 haftaya kalmaz bir evsiz olarak yaşamını sürdürecekti.
Öte yandan kendisini kurtaran adamı tanımıyordu bile. Onu ordan çıkartmış daha sonra da ortadan kaybolmuştu resmen.
Jimin kafasını iki yana sallayarak aklındaki karamsar düşünceleri dağıtmaya çalışırken etrafına şaşkınca baktı. Nerede olduğu hakkında bir fikri yoktu. Büyük ihtimalle yol boyunca daldığı düşünceler onu buraya sürüklemişti. Birkaç saniye etrafı seyrederken ileride gözüken büyük çiftlik evinden başka hiçbir şey olmadığını fark etti. Omzunu silkip geldiği yöne geri dönüp yürümeye başladığında önüne çıkan beyaz atla geriye doğru sendeledi.
Nerden çıktığını bilmediği bu at o kadar güzeldi ki! Jimin büyülenmiş bir şekilde atı sevmeye başladığında üzerine düşen gölge ile tereddütle arkasını döndü.
Simsiyah at görkemli bir şekilde önünde duruyordu fakat atın üzerindeki genç adam Jimin'in ilgisini daha çok çekmişti.
Kaşlarını çatarak geriye doğru adımladığında atın üzerindeki adam kaşlarını çatarak sigarasından bir duman aldı ve atından indi.
Jimin, kendisinden birkaç santim uzun ama oldukça kalıplı adama şaşkınlıkla baktı. Kasabada daha önce gördüğünü hatırlamıyordu.
Jimin'i baştan aşağı süzdüğünde Jimin rahatsız olduğunu belli ederek kıpırdandı. Genç adam, bakışlarını onun yüzüne çıkarttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daddy lessons, kookmin
Fanfictiontamamlandı ✔️ "Sanırım, siz hayatınızı kurtaran insanlara teşekkürlerinizi iletmek yerine çemkirmeyi tercih ediyorsunuz." jjk + pjm for my one and only --> @ddevonneily