''Burası çok güzel.'' diye mırıldandı Jimin gülümseyerek etrafı izlerken. ''Yarın geri döneceğiz ama hala alışamadım buranın güzelliğine.''
''İstersen burada yaşayabiliriz, Jiminie. Evet demen yeter.'' Jungkook, Jimin'in alnına düşen saçlarını arkaya doğru yatırırken. Jimin kafasını iki yana doğru salladı.
''Hayır.'' dedi ve devam etti. ''Kasabayı çok özlerim ben. Hem Haewon'un bir sürü arkadaşı var, onları ayırmayalım.''
Jungkook gülümseyerek onayladı onu. Saçlarını geriye taradığında ortaya çıkardığı alnına bir öpücük kondurdu.
''Haewon bizi bekliyor, bebeğim. Yanına gidelim.'' dediğinde Jimin, onun koluna girerek onayladı Jungkook'u.
Birlikte Haewon ve bazen yalnız kaldıklarında Haewon'a bakması için tuttukları bakıcı Bayan Lee'nin yanlarına gittiler.
Balayı için neredeyse 1 haftadır buradalardı. Yarın geri döneceklerdi ve bu yüzden odada kalmak istememişti Jimin. Biraz daha gezmek ve tadını çıkarmak istemişti. Her zaman böyle, kasabanın dışına çıkma fırsatını bulamıyorlardı zaten.
''Günaydın.'' diye şakıdı Haewon, Jimin ve Jungkook'u görünce. İkili kızlarına gülümserken sandalyelerine oturdular ve sonra da kahvaltılarını yapmaya başladılar.
Kahvaltıları bittikten sonra kızları ile birlikte kaldıkları otelden çıkıp yürüyüşe çıkmışlardı.
Gün boyunca dudaklarından gülümsemeleri, kulaklarından birbirlerinin kahkaha sesleri hiç eksik olmamıştı.
Ve hiçbir zaman olmayacaktı da.
&&&
''Aşkım.'' dedi Jungkook kolları arasında yatan Jimin'e. Jimin'in sırtı Jungkook'un göğsüne yaslıydı, odadaki tek duyduğu ses Jungkook'un kalp atışlarıydı. ''Teşekkür ederim. Hayatıma girdiğin ve benim cehennemimi cennete çevirdiğin için. Sevmeyi ve sevilmeyi en yüksek seviyelerde yaşattırdığın için.''
Jimin dudaklarını büzerek Jungkook'un kolları arasından çıktı ve ona döndü.
''Neden ölecekmişim gibi konuştun? Sevmedim bunu.'' dedi şakayla ama Jungkook'un bakışları sertleşti bir anda.
''Sana o kelimeyi yasaklıyorum.'' Jimin tekrar büzdü dudaklarını.
''Ölmek yok. Sonsuza kadar birlikte olmak var.'' dediğinde Jungkook'un bakışları eşinin sevimli bakışları sayesinde yumuşamış, dudaklarında kocaman bir gülümseme belirmişti.
''İşte böyle.''
''Ben de sana teşekkür ederim, Jungkook.'' dedi ve ellerini Jungkook'un yüzüne götürdü Jimin. Avuçlarını Jungkook'un yanaklarına yasladığında Jungkook iç çekerek gözlerini kapattı.
Sonsuza kadar bu anda kalmak istiyordu ikisi de.
''Buralara kadar gelmek benim için hiç kolay olmadı, Jungkook. Çok kötü şeyler yaşadım. Ailemi kaybettim, arkadaşımı kaybettim. Çevremde hiç kimse kalmadı.''
Biraz daha yaklaştı Jungkook'a.
''Ama sonra sen çıktın karşıma. Meğersem ben kimsem yok zannederken sen benim bir nefes arkamdaymışsın. Hayır, sen benim nefesim olmuşsun. Yüksek ihtimalle öleceğim o yangından beni kurtarmışsın. Tabii, daha sonra en büyük yangını çıkarttın kalbimde orası ayrı mesele.''
İkisi de gözyaşları yanaklarından akarken kocaman gülümsemişlerdi.
''Belki de daha büyük yangınlar çıkacak ama sen yanımda olduğun her an, hiçbirinden korkmayacağım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daddy lessons, kookmin
Fiksi Penggemartamamlandı ✔️ "Sanırım, siz hayatınızı kurtaran insanlara teşekkürlerinizi iletmek yerine çemkirmeyi tercih ediyorsunuz." jjk + pjm for my one and only --> @ddevonneily