"Evleneceğiz." dedi Bay Jeon gözlerimin içine bakarak. Şaşkınlıkla ona baktım.
"Ne?" O an zihnimden binbir türlü düşünce geçmişti ama dudaklarımdan firar eden tek kelime buydu.
"Biliyorsun. Bekar biriyim ve senden daha iyi bir eş adayı bulabileceğimi düşünmüyorum." dedi ve devam etti.
"Hem kalacak bir yer bulmana da gerek kalmaz. Bir hayat arkadaşına ihtiyacım var.""Ama Bay Jeon. Bunlar bir anda tek taraflı kararlar verebileceğiniz bir durum değil."
"Bu bir anlaşma zaten Jimin. Teklifimi kabul edersen sana kendini korumayı öğreteceğim."
"Farkındaysanız ikisi de farklı şeyler. Basit bir kendimi savunma için tüm hayatımı etkileyecek bir karar vermem gerekiyor." dediğimde Bay Jeon güldü.
"Kendini savunmazsan da etkileyecek kararları alacağın bir hayatın olmayacak, Jimin." diyerek oturduğu koltuktan ayaklandı.
"Sana, hemen bir cevap ver demiyorum. İyice düşün."Dedikten sonra arkasını dönüp odasına yöneldi. Fakat tam holün ortasında durarak bana yüzünü dönmeden konuştu.
"İçin rahat edecekse, sen istemediğin sürece sana dokunmayacağım bile. Sadece masamda fazladan bir tabak olması bile beni mutlu eder."
"Bunun için evlenmemize gerek yok biliyorsunuz, Bay Jeon." dediğimde alaylı bir şekilde güldü. Topukları üzerinde arkasına dönerek bana doğru adımladı.
"Benim için sorun değil. Kasabalılar seni rahat bırakmaz."
"Onları kim umursar." diye mırıldandığımda kafasını iki yana salladı.
"Sen Jimin, sen umursarsın."
&&
Bay Jeon'un bana ayırdığı odamda oturmuş, dakikalardır yaptığım gibi duvarı izliyordum. Ellerim gerginlikle titriyordu. Bu yüzden onları bacaklarımın altına sokuşturmuş, üzerlerinde ileri geri sallanıyordum.
Tam bir duygu karmaşası içindeydim. Düşüncelerimle mücadele ediyordum ve işin içinden çıkamıyordum asla. Jeon Jungkook, yaptığı on dakikalık konuşmada, beni delirtmeyi başarmıştı.
Öyle ki, yer yer gözlerim doluyor, bazen hayal alemine dalıyor, bazense sinirden nefes nefese kalıyordum. Ne yaptığım hakkında zerre fikrim yoktu ancak düşünmeden duramıyordum.
Bay Jeon beni etkiliyordu. Bu inkar edilemez bir gerçekti artık. Ancak benimle evlenmek istemesine bir türlü inanamıyor, emrivaki tavırlarına sinirleniyordum.
Bir taraftan da, teklifini kabul edersem olacakları düşünüyordum.
Güçlü bir adamdı. Herkesin istediği türden biriydi. Bense, kimsesiz ve önemsiz biriydim. Belki de kendimi şanslı saymalı ve teklifini gözüm kapalı kabul etmeliydim. Ayrıca onunla evlenirsem güvende olacağım bariz bir gerçekti.
Bıkkın bir ses çıkararak kendimi geriye doğru attım. Sırtım yatağın yumuşak yüzeyi ile buluşmuşken, bu sefer tavana dikmiştim gözlerimi.
Hava kararmak üzereydi ve bugün pek bir şey yapmamama rağmen, oldukça yorgun hissediyordum kendimi. Tüm bu aksiyonu yaşamaktansa, nefes almadan çalışmak daha az yorardı beni.
Ciğerlerime derin bir nefes çektim. Yatakta top haline gelirken ağırlaşan göz kapaklarım kapanmış, kendimi derin bir uykuya teslim etmiştim.
&&
Uyandığımda ertesi gün çoktan olmuştu. Yorgunluğumun üzerine yaşadığım duygu karmaşasının çektiği derin girdap, yormuştu beni. Yaklaşık 15 saat uyumuştum ve hala yorgun hissediyordum. Bedenen değildi bu yorgunluk, zihnim ve ruhum bitap düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daddy lessons, kookmin
Fanfictiontamamlandı ✔️ "Sanırım, siz hayatınızı kurtaran insanlara teşekkürlerinizi iletmek yerine çemkirmeyi tercih ediyorsunuz." jjk + pjm for my one and only --> @ddevonneily