Risale-i Nur'dan Demeçler-3

18 6 4
                                    

Bize sunulmuş sofralar, bizim için hizmete her an hazır bir tabiat ordusu var. ALLAH-u Teâlâ bize o kadar büyük bir kıymet veriyor ki kainatı biz için yaratmış. Bir düşünsene elma yiyorsun; Rabb’im onu yemen için kainatı seferber etmiş sana: Bir tohum ekilir toprağa, üzerine yağmur yağar, bir avuç da toprak atılır. Tohum dayanamaz çürür, üzerinden günler geçer. Kabuğunu kırar ve hasretlik çektiği güneşe doğru toprakta iz rota bilmeden yukarı doğru ilerler. Toprağı aralar aralamaz güneş ışığı ile karşılaşır. Sen bir elma ye diye Rabb’im onu koca yıldız ile ısıtmakta, ışıklandırarak beslenmesine fayda, sana mineral ve vitamin kazanmana vesile olmaktadır. Sonra tohum büyür, fidan olur. Yıllar geçer o da bir ağaç olur. Ağaçlar çoğalır ve orman olur. Bahar gelir ve kuru dal birden çiçek verir, sanki melekler bir gecede taç kondurmuştur. Çiçekler o kadar canlı ve kendi nefsi için başka nefisleri de çeker; arı ve kuşlar gibi canlılarla polenleme gerçekleşerek bu ayaksız ve toprağa kök salmış koca ağaçlar ürüyebilsin ve insanlık nesli tekrar ve tekrar devam edebilsin.

Peki, bir şeyi kaçırmadan az geri alalım; bahar nasıl oluşur??? Dünya yuvarlak olmayıp geoit yapıda, Güneş etrafında dönmesi de çember olmayıp elips yapıdadır. Güneş etrafındaki bu dönüş mevsimlerin oluşmasına birer sebeptir. Bununla beraber güneş de kendi etrafında dönmekte ve kendisi de bir şeyin etrafında dönmektedir. Yıldızlar ve galaksiler bu boşlukta öyle ahenkle dans etmektedirler ki, öyle bir nizam oturmuş ve her şey,  bir saatin çarkları gibi düzen ve birlik içinde, biri bir diğerin işleyişine engel olmayacak hâlde işini istenildiği gibi görmektedir.

Peki, sen bunca kanıtlarla sunulmuş nizam karşısında kendini yerine oturtamayacak saat çarkı gibi, etrafındakiler işlevinde ve gereği gibi çalışırken sen öylece durarak tembellik mi etmektesin!?
Yahut da hayatında her şeyin yönetim kontrolünü var sanıp da mükemmelliyetçilik denilen bozuk bir anlayışa mı gönül kaptırmış gider hâldesin?

İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni(iki cihanı) iktiza eder. Fakat yanlış anlama. Tevekkül, esbabı(sebepleri) bütün bütün reddetmek değildir. Belki esbabı dest-i kudretin perdesi bilip riayet ederek; esbaba teşebbüs ise, bir nevi dua-i fiilî telakki ederek; müsebbebatı(neticeleri) yalnız Cenab-ı Hak'tan istemek ve neticeleri ondan bilmek ve ona minnettar olmaktan ibarettir.
Tevekkül eden ve etmeyenin misalleri, şu hikâyeye benzer:
Vaktiyle iki adam hem bellerine, hem başlarına ağır yükler yüklenip, büyük bir sefineye bir bilet alıp girdiler. Birisi girer girmez yükünü gemiye bırakıp, üstünde oturup nezaret eder. Diğeri hem ahmak, hem mağrur olduğundan yükünü yere bırakmıyor. Ona denildi: "Ağır yükünü gemiye bırakıp rahat et." O dedi: "Yok, ben bırakmayacağım. Belki zayi' olur. Ben kuvvetliyim. Malımı, belimde ve başımda muhafaza edeceğim." Yine ona denildi: "Bizi ve sizi kaldıran şu emniyetli sefine-i sultaniye daha kuvvetlidir, daha ziyade iyi muhafaza eder. Belki başın döner, yükün ile beraber denize düşersin. Hem gittikçe kuvvetten düşersin. Şu bükülmüş belin, şu akılsız başın gittikçe ağırlaşan şu yüklere tâkat getiremeyecek. Kaptan dahi eğer seni bu halde görse, ya divanedir diye seni tardedecek. Ya haindir, gemimizi ittiham ediyor, bizimle istihza ediyor, hapis edilsin, diye emredecektir. Hem herkese maskara olursun. Çünki ehl-i dikkat nazarında, zaafı gösteren tekebbürün ile, aczi gösteren gururun ile, riyayı ve zilleti gösteren tasannuun ile kendini halka mudhike yaptın. Herkes sana gülüyor." denildikten sonra o bîçarenin aklı başına geldi. Yükünü yere koydu, üstünde oturdu. "Oh!.. Allah senden razı olsun. Zahmetten, hapisten, maskaralıktan kurtuldum." dedi.
İşte ey tevekkülsüz insan! Sen de bu adam gibi aklını başına al, tevekkül et. Tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisenin karşısında titremekten ve hodfüruşluktan ve maskaralıktan ve şekavet-i uhreviyeden ve tazyikat-ı dünyeviye hapsinden kurtulasın.”(Sözler – 314)

Sınıfımdaki Ateist Kardeşe MektupHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin