| Benim Ailem Sensin

258 38 6
                                    

Her insanın hayatında belli bir dönüm noktası vardı. Genelde bu dönüm noktaları, görmezden gelip önemsemediğimiz o önemli gibi görünmeyen olaylardan kaynaklanıyordu.

Gözümüze ufacık gelen sorunları çözmek yerine, olaylardan kaçmak gibi basit yollara başvuruyorduk. Fakat asıl hatanın başladığı nokta da burasıydı. Göz ardı edilen birikmişliklerin, gelecekte başımıza daha büyük sorunlar açabileceğinin farkında olmuyorduk, ya da olmak istemiyorduk.

Jungkook için de bu böyleydi. Her zaman Taehyung'a iyi bir kardeş olmak için çabalamıştı.

Onu cidden çok seviyordu, sevgisini kelimelerle anlatmaya kalksa, tanımlamak için gereken doğru kelimelerin varlığından bile emin değildi. Sevgisi sadece dudaklarının arasından dökülecek birkaç kelime kadar basit değildi. Bu yüzden anlatmak ile uğraşmak yerine, ona karşı olan sevgisini hep göstermeyi tercih etmişti.

İkisinin bu kadar iyi anlaşıyor oluşu, elbette ki mutlu olmasına neden oluyordu. Kardeşi kendisine ciddi anlamda düşkündü ve aynı şekilde Jungkook da Taehyung'a fazlasıyla değer veriyordu.

Fakat tüm düzen, Jungkook'un liseye başlayacağı gerçeği ile değişmişti. İçini saran yeni meraklar, yeni heyecanlar vardı. Büyüyordu ve keşfetmek istediği şeyler gittikçe artıyordu. Yeni bir ortamı ve yeni arkadaşları olacaktı. Her geçen gün, bir yetişkin olmaya daha da yaklaşıyordu ve bu ister istemez heyecanlanmasına neden oluyordu.

Bu durumdan rahatsız olan birisi de vardı. Taehyung... Her daim yanında olan abisinden ayrılmak istemiyordu.

Jungkook ne zaman yardıma ihtiyacı olsa onu asla yalnız bırakmamış, yeri geldiğinde bir abiden çok ona bir arkadaş, dost olmuştu.

Şimdiyse Taehyung'un aklına onun yeni arkadaşlar edineceği gerçeği geldikçe, Jungkook'un kendinden uzaklaşacağını düşünmeden edemiyordu.

Jungkook'u başkalarıyla paylaşmaktan hoşlanmıyordu. Yaptığının bencillik olduğunun farkındaydı ama böyle olmasında ki en büyük etken, Jungkook'un ona karşı olan tavırlarıydı elbette ki. Sürekli ona hep yanında olacağından bahsedip duruyordu ama Taehyung çocuk değildi artık. Böyle ufak yalanlara kanacak hali yoktu. Büyüdükçe bir şeyleri daha açık görmeye başlamıştı.

Abisinin yeni arkadaşları olunca kendisini unutacağından emindi. Unutmasa bile, eskisi kadar ona vakit ayırmayacak ve arkadaşlarıyla bir şeyler yapmak isteyecekti. Taehyung'un tek yaptığı şey ise, yine onu beklemek olacaktı.

Taehyung'un sosyal bir çocuk olduğu söylenemezdi. Aksine, fazlasıyla asosyaldi. Sevimli görünüşüne dayanamayıp, onunla arkadaş olmak isteyen bir çok insan olmasına rağmen Taehyung inatla kimseye yanaşmıyordu.

Arkadaşlara ihtiyacı olduğunu düşünmüyordu. Jungkook vardı ve Jungkook yanında olduğu sürece başkalarının varlığına ihtiyacı yoktu. Sadece Jungkook'un ilgi ve sevgisini istiyordu ve abisinin kendisinden uzaklaşmaması için elinden geleni yapacaktı.

Aynı sorunu, Jungkook ilk okula başlayacağı zaman da yaşamıştılar. Taehyung Jungkook okula gittikten sonra tüm gün evde ağlamış ve tüm günü anne ve babasına zehir etmişti.

Jungkook okuldan döndüğünde ise ağlamaktan kızaran gözlerini tombul elleriyle silmiş ve sanki hiçbir şey olmamışcasına, soluğu hemen Jungkook'un yanında almıştı.

Jungkook'un pantolonunu tutup hafifçe çekiştirmiş ve kendisine bakmasını sağlamıştı. Sonrasında ise parlak bir gülümseme sunup, kollarını onu kucağına alması için uzatmıştı.

Jungkook hiç beklemeden küçük kardeşini kucağına almış ve kızarmış gözlerini fark ettiğinde, istemsizce kaşlarını çatmıştı. "Benim minik meleğimi kim ağlattı bakalım ?"

Dare For More | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin