| Benimle Birlikte Yaşa

217 27 23
                                    

İki genç, birbirlerine sarılmaya o kadar odaklanmışlardı ki, yanlarından geçen meraklı insanların bakışlarını görmüyorlardı bile. Fakat bir süre sonra Taehyung, geri çekilmesi gerektiğinin farkına varıp, büyük olandan ayrılmıştı. Bu sırada ağlaması da durmuştu.

Şimdi ise yanakları kızarmış ve bakışları yere sabitlenmiş bir sekilde duruyordu. Bir şeyler söylemesi gerektiğinin farkındaydı ama eli ayağı birbirine dolanmıştı. Jungkook hiç beklemediği bir anda gelip, karşısına çıkmıştı ve bunun şokunu üzerinden atabilmesi için zamana ihtiyacı vardı. Yine de daha fazla okul sınırları içerisinde bulunmak istemiyordu.

Her ne kadar bakışlarını ondan ayırmasa da, etrafta meraklı gözlerin dolandığını hissedebiliyordu. Bu yüzden başını kaldırıp, Jungkook'a odaklanmıştı. "Gidelim, hadi. Daha fazla burada durmak istemiyorum."

Jungkook başını sallayıp, birkaç adım önüne geçen küçük bedeni takip etmeye koyulmuştu. Kısa bir yürüyüşten sonra, eve ulaşmışlardı. Taehyung cebindeki anahtarı çıkarıp, kapıyı açtıktan sonra içeri geçmiş ve Jungkook'un geçebilmesi için kenara çekilmişti.

Jungkook'un ona soracağı birçok soru olduğundan emindi ama Taehyung, konuşmak isteyip istemediğinden emin değildi. Jungkook'u karşısında görünce elbette ki sevinmişti ama o an, bundan sonrasında ne olacağını düşünmemişti. Fakat şu an kaçışı yoktu.

Jungkook ve Taehyung, bu koca evde yalnızlardı ve Taehyung, büyük olanı o kadar iyi tanıyordu ki, istediğini almadan onu rahat bırakmayacağını da biliyordu.

Çareyi üzerini değiştirme bahanesiyle odasına gitmekte bulmuştu fakat Jungkook'un peşinden odaya gireceğini düşünmemişti. Çantasını çalışma masasının yanına bıraktıktan sonra bakışlarını ona doğru çevirip, merakla sordu. "Ne yapıyorsun ?"

Ona artık abi bile diyemiyor olması tuhafına gitse de, bu duruma alışmak zorundaydı.

Bu sırada Jungkook ise oldukça rahat bir tavırla genç oğlanın yatağına oturmuş ve ellerini iki tarafına yerleştirmişti. "Ne yapıyor gibi görünüyorum, Taehyung ?"

"Salonda bekleyebilirdin. İlla odama mı gelmen gerekiyordu ?" Dolabına doğru yöneldiğinde söylendi, genç olan.

"Önceden olsa, beni bu odaya kilitleme olasılığın bile olabilirdi. Şimdi ise, benden kaçıyor musun yani ? Gerçekten benimle aynı ortamda bulunmaktan bu kadar nefret ettiğini bilmiyordum."

Taehyung dolaptan çıkardığı kıyafetlerle birlikte arkasına dönmüş ve sırtını kapattığı dolabın kapağına dayamıştı. "Senden nefret etmiyorum." Derin bir nefes aldıktan sonra usulca mırıldandı. "Bunu yapmak istesem de, yapamam."

Ardından Jungkook'un cevap vermesini beklemeden, tekrar konuşmuştu. "Arkanı sakın döneyim deme. Ben üzerimi değiştirene kadar aynı pozisyonda kal."

Jungkook onun sözleriyle kıkırdadı. "Bir ihtimal, sana olan duygularımı itiraf ettim diye üzerine atlayacağımı falan düşünmüyorsun, öyle değil mi ? Merak etme, sana olan bakış açım değişse de sen hala bir yandan, benim için küçük bir bebek gibisin."

Duyduğu sözlerle birlikte birlikte Taehyung'un dudaklarına ufak bir tebessüm yerleştirmişti. Fakat bu, Jungkook ile uğraşmasına engel değildi. "Ben bebek değilim bir kere, 15 yaşındayım."

Jungkook onu geçiştirircesine "Evet, tabii." Diye mırıldandı. Tam bu sırada, odanın içerisinde bir telefon melodisi yankılanmaya başlamıştı.

Taehyung çoktan üzerini değiştirmiş ve çıkardığı kıyafetleri tekrardan dolabına yerleştirmişti. Jungkook'un telefonu çalıyordu ama onun hiç umrunda değil gibiydi. "Açmayacak mısın?"

Dare For More | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin