| Koruyucu Melek

118 16 4
                                    

Lunaparkta geçirdikleri o güzel saatlerin sonuna yaklaştıkları her bir saniye, Taehyung daha da geriliyordu. Her şeyi yoluna koyduğunu ve bundan sonra ortada hiçbir sorun kalmayacağını düşünse de, ne kadar yanıldığının farkında bile değildi.

Dönme dolaptan indikleri gibi, kendine kaçacak yer aramaya başlamıştı bile. Oysa ki sadece Jungkook'a güzel bir şekilde veda edebilmek için yapmıştı her şeyi... Peki şimdi, neden tuhaf hissediyor ve yanakları alev almışcasına ısınmış bir haldeydi ?

Kafasının karışmasına, içinde yeşermeye başlayan duygularının, mantığının önüne geçmesine izin veremezdi. Kendince bir karar almış ve buna uygun bir plan yapmıştı. Kararından dönmek yoktu... Bu saatten sonra asla.

Bu aileye, hak ettiklerini vermeliyim diye düşünüyordu. Onlar mutlu olmayı hak ediyorlar...

Eve dönüş yolunda, iki gençten de çıt çıkmamıştı. Taehyung konuşursa ne diyeceğinden emin olamadığı için, Jungkook ise üzerindeki şaşkınlığı hala atamadığı için ses etmiyordu küçük olana. Dudaklarının üzerindeki karıncalanma hissiyatı, her seferinde parmaklarını dudaklarına götürme dürtüsünü arttırıyordu ama şu an, rahat davranabileceği bir zaman değildi.

Olan bitene anlam vermekte zorlanıyor, aklı almıyordu. Taehyung, onu öpmüştü. Buna sevinmeli miydi bilmiyordu ama içinde bir yerlerde, bir şeylerin yanlış ya da eksik olduğunu hissedebiliyordu. Daha birkaç gün önce, kendisine sert bir dille çıkışan kardeşinin, bir anda tavır değiştirmesi normal değildi. Özellikle de, Taehyung'un inatçılığı söz konusu olduğunda ne kadar ileri gidebileceğini bilecek kadar iyi tanıyordu onu.

Peki birden bire ne olmuştu ? Onu öpmesinin sebebi neydi ? Neden diğer günler ondan kaçmak için yer ararken, bugün ona hiç olmadığı kadar sıcak davranmıştı ? Bir ihtimal... Taşınacağını öğrendiği için böle davranmaya başlamış olabilir miydi ? Belki de, onun evden uzaklaşacağı gerçeğine sevindiği için bu kadar neşeli ve enerjikti.

Sahi... Her şey onun açısından bakınca, bu denli kötü müydü ? Bu kadar çok mu nefretle dolmuştu içi? Gitmesine sevinecek kadar... Eskiden olsa, saatler odasında gizlice ağlayabileceğinden emindi Jungkook.

Sen yaptın... diye düşündü. Tüm bunların suçlusu sensin. Şimdi gelip de, onu sorgulamaya ya da yaptıklarından, söylediklerinden pişman olmaya hakkın yok.

Evin içerisine adım atmalarına rağmen, hala durgundu büyük olan. Onu kendisine getiren şey ise, Taehyung'un usulca kendisine 'iyi geceler' dilemesiydi. Ardından o da, odasına çekilmişti. Ne de olsa yarın, uzun bir gün olacaktı. Taşınacağı yeni evle birlikte, hayatında yeni bir sayfa açtığını söylenebilirdi.

Sabah erkenden uyandığında geride kalan son eşyalarını da toparlayıp, odasına son bir kez göz gezdirmişti. Böylesi daha iyi olacak diye düşünüyordu. Taehyung'u kendimden uzaklaştırdım, fakat onu ailemden koparmaya hakkım yok...

Uzakta kalırsa eğer, küçük olana karşı beslediği duygulardan kurtulabileceği gerçeğine tutunmuştu. Pekala, en azından onu unutabileceğini umuyordu. Ne kadar başarılı olurdu tabii, orası bilinmez.

Alt kata indiğinde herkesin çoktan kalkmış olduğunu fark etti. Taehyung da üzerindeki okul üniformasıyla birlikte, masadaki yerini almıştı. Onu ne zaman okul üniformasıyla görse, aklına alışverişe çıktıkları gün geliyordu. Naif bedeni kıyafetin içerisinde o kadar hoş duruyordu ki hem sinirlenmişti, hem de o gün kendine itiraf edemese bile kıskanmıştı. Başkalarının göz ucuyla bile ona bakmasını istemiyordu. fakat şimdi, kendisinin bile göz ucuyla ona bakmaya hakkı yoktu. Aralarındaki bağın kopmasına sebep olan kişi o'ydu çünkü.

Dare For More | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin