Normalde tatildeyken en son yapacağı şeylerden biri, güne erken başlamak olurdu fakat bugün başında bir anne faktörü olduğundan, erken kalkmaya zorlanmıştı Taehyung. Bayan Jeon hızlıca hazırlanmasını istemiş ve daha sonrasında ise okul için alışveriş yapmaya gideceklerinden bahsetmişti.
Ah, aklına geldikçe bile geriliyordu Taehyung ve henüz tatilinin bitmesine bir hafta daha varken, bu düşüncelere boğulmak istemiyordu. Yeni ortamları seven bir insan değildi ve çekingen yapısı kendini korumaya devam ediyordu. Eh, bir de kendine arkadaş edinmek istememe durumu vardı tabii...
Fakat saat aklını bu düşüncelerle yormak için fazlasıyla erken olduğundan, uyuşuk bir şekilde yatağından çıkmaya karar vermiş ve odasının içinde bulunan ufak banyoya doğru ilerlemişti. Elini yüzünü güzelce yıkayıp, biraz olsun uyku sersemliğinden kurtulduğunda aşağıya hazırlanıp inmenin daha mantıklı olacağını düşündü. Açıkçası, kahvaltıdan sonra bir daha odaya dönüp hazırlanmakla uğraşmaya üşendiğini de söyleyebilirdik.
Kapısını açtığı dolabında bakışlarını gezdirdikten sonra düz bir tişört, pantolon ve kot cekette karar kılmıştı. Normalde daha özen göstererek giyinebilirdi fakat güne 'okul alışverişi' yapma konusuyla başlayınca, pek de hazırlanmaya müsait bir ruh hali kalmamıştı.
Dolabından çıkardığı kıyafetlerle üzerini değiştirdikten sonra, aynada kendine göz ucuyla bir bakış atmış ve odadan çıkmıştı. Kahvaltı için oturma odasına girdiğinde masada oturan bir adet Hye Jin ve Jungkook'la karşılaşma olasığını pek de düşünmemişti. Abisini sevgilisiyle gördüğüne bozulsa da, kendini toparlayıp bakışlarını çekti. Günaydın dedikten sonra, anne babasını öpüp masadaki yerini almıştı.
Karşısında oturan çifte baktıkça, sabahın köründe birbirlerine bu kadar sevgi gösterisinde bulunuyor olmaları kusmak istemesine neden oluyordu. Üstelik Hye Jin'in bu saatte, onların evinde ne işi vardı ? Gün geçtikçe özel alanlarını daha fazla işgal etmeye başlamıştı ve bu durum Taehyung'un sinirlerini bozuyordu.
Sessiz bir şekilde kahvaltı etmeye devam ediyorlarken, Taehyung merakla annesine dönüp sormuştu. "Anne, tahminen ne zaman gideriz ?"
Bayan Jeon elindeki çay dolu fincanı masaya geri bırakıp, söyledi. "Ah, aslında seninle ben gelecektim fakat kahvaltıyı yaptıktan sonra hemen çıkmam gerekiyor bebeğim. Acil bir işim çıktı. Fakat şanslısın ki, abinler de alışveriş yapmaya gidiyorlar. Onlarla gitmenin sorun olmayacağını düşünmüyorum. Hatta üçünüz birlikteyken, daha eğlenceli olacaktır. Güzelce vakit geçirin ve ne ihtiyacın varsa al, güzelim."
Taehyung duyduğu sözlerle istemsizce kaşlarını çatmıştı. Haftasonu, erken bir saatte, onların birbirleri ile cilveleşmelerini görmek için mi uyanmıştı yani ?
Gitmek istemiyordu, kesinlikle istemiyordu çünkü eğer giderse kıskançlığından, eğlenmeye vakti kalmayacağını çok iyi biliyordu. Şu an tek yapmak istediği şey, odasına çıkıp üzerini değiştirip yeniden uyumaktı. Fakat bunun için çok geçti ve kabul etmek zorunda kalacağını da biliyordu.
İtiraz etmenin anlamsız olacağını fark ettiğinde, bir şey söylemeden sadece başını sallamıştı. Bununla birlikte sessizce kahvaltılarını etmeye devam etmişler ve en sonunda masadan kalkan abisi ve çok değerli kız arkadaşını fark ettiğinde, anne babasıyla vedalaşıp o da yerinden kalkmıştı. Kapının önüne geldiklerinde sessizliğini korumaya devam etmiş ve ayakkabılarını giymişti. Jungkook'un bakışlarını zaman zaman üzerinde hissetse bile bir tepki vermemişti.
Ne olurdu sanki, Hye Jin gelmeseydi de ikisi birlikte alışverişe gitselerdi ? Ama yok, sanırım hep imkansızı istediğinden başına geliyordu tüm bunlar. Gerçi Jungkook'la yalnız kalmaya hevesi olduğunu belli etmemeliydi, en son konuşmalarında uzak duracağını söylemişti ne de olsa. Bu kadar çabuk pes edemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dare For More | Taekook
FanficMini minnacık bir Taehyung gelmiş, Jungkook'un kalbinin üzerine konmuştu... - Eski hesabıma (@reveiove) giriş yapamadığım için hikâyeler bu hesapta devam edecektir.