"Zeynep sadece Merve'nin açıklaması dinle, lütfen..." diyor sessizce bana bense adının Merve olduğunu öğrendiğim makinelere bağlı kıza bakıyorum. Gerçekten de çökmüş halde hayır bende sırf sevgilimle öpüştü diye beddua da etmedim ki. Hemen sorgularcasına Kerem'e bakıyorum Kerem bunu anlamış olacak ki tek kelimelik bir cevap veriyor yalnızca "Kanser."
Kerem'in söylediği şey üzerine gözlerimi kızın üstünde gezdiriyorum kısa bir süre. Ne zamandır kanser olduğunu bilmediğim kızın yüzüne odaklanıyorum; zayıf solgun yüzü ve mor göz altı. İncelememi kızın bıkkın sesi bölüyor.
"Hoşgeldin Kerem." Biraz Kerem'e baktıktan sonra bakışları direk beni buluyor "Sende hoşgeldin Zeynep." Duyduğum şey üzerine kafamı sadece belli belirsiz sallıyorum. Kerem beni belimden tutup hasta yatağının kenarında yan yana olan iki tekli koltuktan birine yönlendiriyor ve oturtuyor diğerine de kendi gömülüyor. Biz oturduktan sonra Merve'de kendini biraz dikleştirip yatağın başlığına dayanıyor ve tekrar bana bakıyor.
"Gerçekten güzelmişsin Zeynep." diyor beni biraz detaylı incelerken.
"Teşekür ederim." diyorum sakince ama aklıma gelen şeyle kendimi dikleştirip soruyorum "Sen beni nereden tanıyorsun ?"
"Kerem'den tabi ki." diyor gülümseyen daha doğrusu gülümsemeye çabalayan bir ifadeyle.
"Anladım." her ne kadar bunu söylesemde bir halt anladığım yok tabi ki.
"Zeynep buraya hikayeni dinlemeye geldi Merve." diyor Kerem en sabırsız ses tonuyla bense önce Kerem'e bakıp sonra Merve'ye dikkat kesiliyorum.
"Zamanı geldi yani." diyor Kerem'e bakıp Kerem ise sadece göz kırpıyor bu olaya hafifçe tebessüm edip tekrar bana dönüyor. "Ben Merve, Merve Güncan." Güncan mı ? Duyduğum soy isimle şaşırsamda tepkisiz kalıyorum. Kerem beni beni şöförü Ufuk'un kardeşiyle aldatmış olamaz herhalde.
"Ben ne için burdayım ?" diyorum artık dayanamayarak ve gitmek için ayaklanıyorum.
"Zeynep benim sana gerçekleri anlatmak için başka zamanım olmaya bilir." Merve'nin sesiyle olduğum yerde duruyorum. Başka zamanım olmaya bilir ne kadar piç bir söz. On saniye olduğum yerde duruyorum ve tekrar kalktığım yere oturuyorum.
"Zeynep bir kere dinle öyle gidersin." diyor Kerem bu kez sadece kafa sallıyorum ve Merve'ye dönüyorum hiç bir şer söylemeden konuşmasını bekliyorum yanlızca.
"Ben 19 yaşındayım Zeynep, 2 yılı geçgin bir süredir de kanserle boğuşuyorum. Kerem sayesinde buraya yattım ve iyi bir tedavi görüyorum. Sanırım hastalığımın bana kazandırdığı tek güzel şey Kerem gibi bir kardeş." diyor bense sonda duyduğum kardeş kelimesiyle iyice afallıyorum. Ama sesimi çıkartmadan Merve'nin konuşmaya devam etmesi için hafifçe kafamı sallıyorum. "Kardeş dediğim için şaşırmış olduğunu tahmin edebiliyorum. Ben senden çok özür dilerim Zeynep."
"Neden ?" diyorum sorgulayıcı ve soğuk sesimle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzaktaki Hatıralar (ZEYKER)
RomanceArkadaşlar ilk on iki bölüm baya kötü, daha sonrasında yazımı geliştirip kendi çapımda ilerlediğimi düşünüyorum. &