"Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla. " Mevlana
Zihnimin sokaklarında koşuşturan küçük bir çocuk vardı, çığlıkları kulak zarlarımı deliyor ve kalbime onarılmaz kesikler atıyordu. Ruhum bir bilinmezlikte sürünüyor ve ağdalı kelimelerin ortasındaki netliğe ulaşmaya çalışıyordu. Yorgundum, kalbim hâlâ yaşadığım olaydan ötürü korkuyla göğüs kafesimin içinde yaralı bir kuş misali çırpınıyordu.
Yutkundum ve derin bir nefes almaya çalıştım. Beni dikkatle izleyen ela gözlerle kenetlendi gözlerim. Kaşları çatık bir şekilde surat ifademe bakıyordu. Bakışlarımın istemsizce karşımdaki adamda gözlerinin rengini seçecek kadar uzun durduğunu fark ettiğim an gözlerimi hızlı kaçırdım ve içimden tövbe ettim. Nasıl böyle bir gaflete düşebilmiştim? Az önce yaşadığım olay beni serseme çevirmişti. Hiçbir şey hissetmiyordum sanki.
"İyi misin, iyi değilsen hastaneye gidelim? "
Sesini duyduğum an gafletle başımı kaldırmak üzereydim ki son anda kendime engel oldum. Sağ elimi yumruk yaparken tırnağımı elime batırıyor, içimdeki çığlıkları susturmak istiyordum. Sert duruşuna rağmen kelimelerine dokundurduğu yumuşak sesi bir an affalamama sebep olsa da yüz ifademe yansıtmamaya çalıştım.
"Ne diyorsun sen oğlum, ne saldırısı? Yüsra kızım iyi misin sen yavrum? Allah'ım şu haline bak nasıl iyi olasın ki? Neler oluyor, Kızım konuşsana?"
Ellerimi yumruk yaptım ve tırnağımı etime batırmaya devam ettim. Sanki bir transa girmiştim ve çıkamıyordum. Zihnimde gürültüyle yankılanan bir ses vardı bu ses her artışında ruhum prangalar içinde çırpınarak kendini duvardan duvara çarpıyordu.
"Bana dokunacaktı. Bana zarar verecekti.."
Sessizce dile döktüğüm kelimeler kesinlikle iradem dışında dudaklarımdan ayrılmıştı.
"Kızım Yüsra? İyi misin?"
İsmim dışında kulaklarıma sızan hiçbir kelimeyi beynim algılamadı, ellerim yumruk şeklinde ruhum başka bir diyarda çırpınırken bedenim ise burada hipnoz olmuşçasına durmuş, dudaklarımda aynı cümleler bir ropot gibi tekrar ediyordu. Üzerimde hissettiğim dikkatli bakışları hissetsemde şu an burada değildim sanki.
"Dokunma! Bırak.. Bana dokunacak.."
Omuzlarıma hafif bir şekilde bir el dokundu ve beni kendime getirmek istercesine sarstı. Zihnim dışarıya olan algılarını kapatmıştı, birtakım sesler duyuyor ama hiçbirini anlamıyordum. Kulak zarlarıma yığılan sesler zihnimi koca bir karmaşıklığa sürüklüyordu. Dudaklarımın arasında can çekişen cümleler birbirini yenileyerek defalarca kez intihar etmeye devam ediyordu. Bedenimin sarsıldığını hissettim ama hiçbir şey yapamadım nefesim kesildi bir an ve sanki biri boğazımı sıkıyormuş gibi ellerim boğazımı sardı, telaşlı sesler kulaklarıma çalındı, sonra ağzıma sokulan bir şey fark ettim ve bir an için nefes aldığımı hissettim ve derin derin soluklar almaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Gölgesindeki 'Ay' Parçası (DEVAM EDİYOR)
EspiritualSiyah hareleri yeşillerime öylesine kilitlenmişti ki, gözleri sanki ruhumu boğazlıyor, görünmez oklar fırlatıyordu. Yutkunamadım, bakışlarına karşın güçlü durmaya çalıştım.Gözleri birer silah olsaydı beni burada, o saniyede öldürdürdü. "Karanlığa...