Öncelikle hepinize merhaba. 🌸
Biz bir yola girdik ve umarız ki siz bize bu yolda hikayemizi okuyarak severken eşlik edersiniz.
İyii okumalaarr.
—————————
- Ayşegül Yılmaz'ın ağzından -
BKM... Ve işte çok uzun zamandır hayalini kurduğum yerdeydim. İnanması biraz güçtü belki ama yapmıştım, Çok Güzel Hareketler 2 ekibinin bir parçası olmuştum. Biliyordum ki kapıdan adımımı attığım an sadece hayallerime kavuşmayacaktım, adeta bütün hayatım değiştecekti. İçeriye girmeden son kez gözlerimi sımsıkı kapatıp "Her şey çok güzel olsun" diye dileğimi dileyip içeri girdim. Ekiple tanışacağım için çok heyecanlıydım, seçmelerde birçoğunu gördüğüme emindim ama hiçbiriyle tanışma fırsatım olmamıştı. İçeriye girdiğimde ekipteki herkes gelmişti, bir kişi hariç...
"Öncelikle hepiniz BKM - Çok Güzel Hareketler 2 ekibine hoş geldiniz. Buranın bir parçası olmak için ne kadar çok çalıştığınızı en iyi bilenlerdenim, bundan sonrası içinde bütün her şeyinizi ortaya koyacağınızdan hiç şüphem yok."
Yılmaz hocanın konuşmasından sonra herkes bulunduğumuz büyük odanın içinde bir köşeye çekilip birbiriyle tanışmaya başlamıştı. Biraz gözlem yaptıktan sonra, ben de kalkıp koltukta oturan iki kıvırcık saçlı kadının yanına gittim. Uzaktan çok güzel ama bir o kadar da olgun insanlara benziyorlardı. Onlara doğru giderken her ne kadar çekinsem bile yanlarına yaklaştığımı kahverengi kıvırcık saçlı fark etmiş olacak ki hemen koltukta yer açıp beni yanlarına davet etti.
"Merhaba. Ben Cemile."
"Ben de Gözde."
Cemile ve Gözde... İkisine de ilk görüşten itibaren içim ısınmıştı. Herkesle anlaşamasam bile bu ikiliyle anlaşabileceğimi anlamıştım.
"Merhaba... Ben de Ayşegül."
Birkaç dakikalık samimi sohbetin ardından diğerleriyle de tanışmak için kızların yanından kalktım. Odada göz gezdirirken bar masasında yalnız başına oturan uzun boylu, esmer bir erkek takıldı gözüme. Toplantıya geç kalıp içeri girdiğinde kimsenin yüzüne bakmadan yerine oturan kişiyle aynı kişiydi bu. Yanına doğru giderken birkaç adım ilerisinde durup "Merhaba" diye seslendim. Elindeki telefonu bırakıp arkasını dönmeye bile tenezzül etmeden gayet soğuk bir ses tonuyla "Merhaba" diye cevap verince bu sohbeti devam ettirip ettirmemek arasında kaldım. "Ayşegül ben." diyerek bu sefer daha sıcak bir cevap beklemiştim ama karşımdaki kişi oturduğu yerden kalkıp uzaklaşırken "Ozan." diye mırıldanmakla yetindi.
Bütün akşam kendi kendime adının Ozan olduğunu öğrendiğim kişinin soğuk tavrını sorgulamıştım. Başta kişisel olarak algılamamıştım daha ki Evliya, Safa ve Hamza ile gülüp neşeli bir şekilde sohbet ettiğini görünceye kadar. Nedenini anlamamıştım ama ilk günden böyle şeyleri çokta kafaya takmamaya karar vermiştim, olabilirdi kötü bir anına denk gelmiş olabilirim diye düşündüm...
İlk gün bitmişti, herkes evlerine dağılmıştı. Bugünün tek amacı ekibin tanışması olurken Pazartesi gerçek işbaşı yapıp 15 günlüğüne Köyceğize gidecektik. Yılmaz hoca ve ekibi orada daha iyi kaynaşıp, daha sağlam skeçler yazıp, daha sıkı prova yapabileceğimize inanıyordu ki çokta haksız sayılmazlardı.
Pazartesi
Herkes otobüsün önünde toplanmaya başlamıştı. Çok geçmeden de Köyceğize olan yolculuğumuz başlamıştı. Biz Cemile, Gözde ve Ezgi ile kendi aramızda çok güzel küçük bir ekip olmuştuk. Kafalarımız uyuşuyordu, sohbetimiz sarıyordu. Ekibin geri kalanının ne yaptığını merak edip otobüste göz gezdirirken gözüm yine o günkü gibi tek başına oturan Ozan'a çarptı. Herkesle çok iyi anlaşmışken neden yalnız takılıp, kendi kabuğuna çekilmişti onu anlayamıyordum. İlk günkü davranışından sonrada bir daha yanına gidesim gelmiyordu ama kimseyi de bu şekilde yalnız takılırken görmeyi sevmiyordum. "Sadece o günkü zamanlaman kötüydü" diyerekten kendimi yanına gitmek için ikna etmiştim. Yerimden kalkıp yanına yaklaşırken birden gözlerini yumdu. O an "Bunu onun yanına gittiğim için yapmış olamaz? Neden yapsın ki? Biz daha tanışmadık bile?" diye binbir türlü soru oluştu kafamda, ona rağmen yanına yaklaşıp "Ozan?" diye seslenip birkaç saniye bekledim. Cevap vermeyeceğine emin olduktan sonra ise yerime geri döndüm. Ozan'ın bana karşı olan tavrı içten içe canımı sıkmaya başlamıştı. Tanışalı, aynı ortama gireli sadece birkaç gün olmuştu neden böyle davranıyordu?
Camdan dışarı bakıp kafamdaki bu sorularla boğuşurken yanımda oturan Cemile'nın bana seslendiğini hiç duymamıştım dahaki koluma hafif bir cimcik atıp beni kendime getirinceye denk.
"Ödümü kopardın, ne yapıyorsun Cemile?"
"E ne yapıyım Ayşegül bilmem kaç kez seslendim duymadın, nereye dalıp gittin?"
"Hiiç... Manzarayı seyrediyordum."
"Emin misin? Çünkü manzara dediğin bomboş bir yol ve sapsarı olmuş tarlalar."
"Eminim."
Değildim aslında, bunu Cemile de çok iyi anlamıştı ama sırf üstüme fazla gelmemek için kabul etmişti. Neredeyse hiç tanımadığım bir insanın tavıralarını kafaya bu kadar takmak doğru değildi, bunun farkındaydım ama elimde değildi. Sonuçta biz bir ekip olmuştuk ve bundan sonra hep birlikte olacaktık, sürekli göreceğim insanlarla da aramda soğukluk olsun istemiyordum ama karşı taraf ona bir adım atıldıkça on adım geriye gittiği sürece de yapılabilecek çok fazla bir şey kalmıyordu.
İlk mola vereceğimiz durağa gelmiştik, otobüsten inerken Fatma ve Eda yanıma gelmişti. 3'ümüz birlikte sohbet ederek etrafı biraz dolaştıktan sonra dinlenme tesislerinin restoran kısmına geçip kendimize yiyecek bir şeyler aldık. Biz Fatma ile birbirimize gülerek bir şeyler anlatırken Eda yanımızdan geçen Ozan'a seslendi.
"Ozan bizim masa boş gel otur."
O an merak ettim... Acaba gelecek miydi, gelmeyecek miydi? Yine kendi kendime konuşarak "Şimdi gelip oturacak ve sen abarttığınla kalacaksın Ayşegül." dedim. Kafamın içinde bunlar dönerken göz göze geldik ve Ozan gözlerimin içine bakarak "İstemez" diye yine çok soğuk ve sert bir cevap verdi.
"Ne dedim ki? Niye terslermiş gibi cevap verdi bu?"
"Bizim masa boş demiş olmanı yanlış anlamış olamaz. Bir an sanki karşımızda başka, bizim henüz tanışmadığımız bir Ozan var gibi hissettim."
İçimden kızlara benim tanıdığım Ozan bu işte demek gelse de demedim, diyemedim. Neden? Çünkü onlara bilmediğim bir sorunun cevabını veremem. Bundan sonra sürekli birlikteyiz zaten, benimle bir derdi varsa elbet bir gün çıkar ortaya diye düşünerekten Ozan ve onun değişik tavırlarını bir kenara koydum. Bu ekibe girmeyi, bu projenin bir parçası olmayı başarmıştım ve kimsenin bunu bozmasına izin vermeyecektim.
Bölüm sonu...
—————————
Okuduğunuz için çok teşekkür ederiz. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere. 🤍
(Düşünce ve fikirlerinizi yorum yaparak belirtirseniz seviniriz)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saman Sarısı
Romance"Bir saman sarısı, bir duman karası anladım ama zor oldu anlaması artık eski hayatıma dönüşüm yok ben deniz olsam da sen Ankara'sın."