Her şeyin açığa çıkmasına son 1. 🤭
İyi okumalaarr. 🌸
—————————
- Ozan Yiğit'ın ağzından -
Günlerden Pazar, yani Çok Güzel Hareketler 2'nın yayına girdiği gün. Bugün prova yoktu, hoca tarafından izinliydik. Ekip olarak bir mekanı kapattırıp birinci bölümü hep birlikte izleyip kutlama yapacaktık.
"Ozan hazır değil misin daha?"
Hamza ile aynı eve çıktığımız günden beri hep aynı cümleyi duyuyordum. Kendisi lavaboya ilk giren olup 40 saat çıkmadığı için benim ondan sonra hazır olmama her defasında bir ton laf edip kızıyordu.
"Hazır olunca çıkarım Hamza, odada boş boş oturacak değilim ya."
Aynadan kendime bakarak gömleğimin yakalarını düzeltirken aynı zamanda provalarla geçen 3 haftayı düşünmeye başladım. Birinci bölümün çekimi bitişinde yaşanan olayın üstü kapatılmış, kimse ne Ayşegül'e ne de Cenan'a o konu hakkında tek bir şey söylememişti. Ekip normal davranırken araya mesafe koyan kişi Ayşegül olmuştu, yine her zamanki gibi hem suçlu hem güçlü gibi davranıyordu. Bazen oluyor provalara geç, bazen ise hiç gelmiyordu ve bu kimse tarafından hiç sorun edilmiyordu. Yılmaz hocanın veya kamera arkasındaki ekibin bir şey dememesine de hiç şaşırmıyordu, çünkü Ayşegül'ün onlarda özel bir yeri olduğu çok belliydi.
"Ozan o odadan biraz daha çıkmazsan bölümün sonuna anca yetişeceğiz, hadi çık artık!"
"Çatlama Hamza çatlama!"
Kapıyı açmamla karşımda oturan Hamza'nın ıslık çalması bir olmuştu.
"Çok janti olmuşsunuz Ozan bey."
"Teşekkür ederim Hamza bey o sizin jantiliğiniz."
Hamza'yla evden çıkıp arabayla gideceğimiz mekanın yolunu tuttuk. Yol boyunca Hamza sorular sorar, darlar diye düşünürken tam tersi olmuştu. Ağzını açıp tek bir kelime bile etmemişti, bu haline şaşırsam da fazla takılmamayı tercih etmiştim. Mekana geldiğimizde henüz herkes gelmemişti, tam Hamza'ya dönüp söylenmeye başlayacekken Hamza bunu çoktan fark etmiş ve konuşmaya başlamıştı.
"Ne var Ozan? Biz erken gelmedik, millet geç kalmış. Benim bir suçum yok, hem sen arabayı hızlı sürdün."
Hamza'nın kendini korumasına karşılık sadece gülmekle yetinmiştim. Salona göz gezdirdiğim de çoğu kişi gelmişti aslında, 3-4 kişilik bir eksiğimiz vardı ki daha etrafta göz gezdirirken onlarda gelmişti. Şu an tek gelmeyen kişi Ayşegül'dü, provaları ihmal ettiği gibi hepimizin ortak en heyecanla beklediğimiz günü de mi ihmal edecekti? Bu düpedüz saygısızlıktı. Ayşegül'e sinirlenmeye başlamışken kapının açılması ve onun içeri girmesi bir olmuştu, olduğum yerde öylece bakakalmıştım. Sinirli olmasam şu an ıslık çalardım, çünkü sade giyinmesine rağmen çok güzel olmuştu. Hilmi ve Hamza düşüncelerimi okumuş gibi yerimi doldurup ıslak çalmaya başlamıştı. Onların Ayşegül'e yağdırdıkları övgüleri dinlerken bir taraftan da kendi kendime bu kadar da övülecek bir şey yok diye konuşuyordum. Diğerleri kendi aralarında birbirlerini övmeye devam ederken oturduğum yerden kalkıp arkalarda bir masaya geçip oturdum. Hemen arkamdan yanıma Hilmi, Hamza, Evliya, Batuhan, Fatma ve Eda'da gelmişti. Ayşegül oturduğumuz masanın çaprazındaki Cenangilin masaya oturacağı sırada Batuhan seslenerek durdurdu.
"Ayşemgül bizim masada yer var, bu tarafa gel de masamız daha da güzelleşsin."
"Yok Batu sağol, bugünlük Cenangille oturuyum, hem bizim bir şeylerde konuşmamız gerekiyor. Sonra gelirim olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saman Sarısı
Romance"Bir saman sarısı, bir duman karası anladım ama zor oldu anlaması artık eski hayatıma dönüşüm yok ben deniz olsam da sen Ankara'sın."