Çok Güzel Hareketler 2 öncesi fırından yeni çıkmış taze taze bir yeni bölüm ile karşınızdayız, umarız ki okuyarak seversiniz. 🤓
İyi okumalaarr. 🌸
—————————
- Ayşegül Yılmaz'ın ağzından -
"Ozan'ın gerçekten yüzü kalmış mı konuşmaya?"
"Kalmış demek ki ama benim onunla muhatap olmak gibi bir niyetim hiç yok."
"Onun gibilerin insana faydadan çok zararı olur, konuşmaman en iyisi boşver."
Çişem ile provadan eve geldiğimden beri günün değerlendirmesini yapıyorduk. Ozan'ı en başından beri hiç sevmiyordu, son olanlardan sonra ise ona karşı olan hisleri tamamen nefrete dönmüştü.
"Aman boşver Çişem. Benim bundan önceki hayatımda Ozan diye biri yoktu, bundan sonraki hayatımda da olmayacak."
"İyi hoş diyorsun da siz sürekli bir aradasınız o iş nasıl olacak?"
"Bir şey olacağı yok. Onun beni görmezden gelmesiyle bugünlere kadar geldiysek, bundan sonrada benim onu görmezden gelmemle devam edeceğiz."
Çişem'ın cevabını beklemeden iyi geceler dileyerek uyumak için odama yöneldim. Tam uykuya dalacakken gelen mesajla gözlerimi aralayıp sehpanın üstündeki telefonuma uzandım.
"Ayşegül uyudun mu?"
Telefon numarası kayıtlı olmadığı için mesajın kimden geldiğini bilmiyordum, bu yüzden de cevap vermeyi düşünmüyordum ama anlaşılan karşıdaki pes etmeyecekti çünkü fazla geçmeden ikinci mesaj düşmüştü ekrana.
"Ayşegül yarın provadan önce biraz konuşabilir miyiz? Seni çok üzdüğümü biliyorum ama kendimi sana affettirmek istiyorum. Lütfen provadan önce beni ara, olduğun yere geliyim birazcık konuşalım lütfen."
Mesajların sahibinin Ozan olduğunu anlamıştım ama telefon numaramı nerden buldu diye düşünürken tabiki ekipten birinin vermiş olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak buna çok takılmamaya karar verdim ve Ozan'ın attığı mesajı düşünmeye başladım. Ondan nefret etmiyordum, nefret de her duygu gibi zahmetli bir duyguydu. Ozan beni çok kırmıştı, çok üzmüştü ama yine de nefret etmiyordum sadece onu hiçbir zaman affetmeyecektim. Konuşmak istiyordu ama konuşsak ne değişecekti ki? Özür dileyecekti ama bir özür bana yaptıklarını affettirmeyecek, değiştirmeyecekti.
Yine her sabah olduğu gibi bu sabahta koşar adımlarla merdivenleri iniyordum, çünkü yine provaya geç kalmak üzereydim. Aşağıya inip kapıyı açtığımda ise karşımda gördüğüm kişiyle birlikte şaşkınlıktan donup öylece kalakalmıştım.
"Evine kadar gelip emrivaki yapmak istemezdim ama mesajlarıma cevap vermediğin için başka çare bırakmadın."
Ozan konuşarak aramızdaki birkaç adımlık mesafeyi kapatırken ne diyeceğimi, ne yapacağımı düşünüyordum. Birkaç saniyeliğine gözümü kapatıp derin bir iç çektikten sonra tekrardan gözlerimi açıp biraz sinirli ve fazlasıyla ciddi bir şekilde bakışlarımı Ozan'ın bakışlarına sabitledim.
"Seninle konuşmak istemediğim için cevap vermemiş olabilir miyim acaba? Birde bu ihtimali bir düşünsene?"
"Seni çok kırdığımın farkındayım ve inan affetmen için her şeye razıyım."
"Her şeye razısın öyle mi? Seni affederim ama tek bir şartla."
Bu sözümün üzerine Ozan'ın gözlerinin içi parlamıştı, şartımın umrunda dahi olmadığının farkındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saman Sarısı
Romance"Bir saman sarısı, bir duman karası anladım ama zor oldu anlaması artık eski hayatıma dönüşüm yok ben deniz olsam da sen Ankara'sın."