Gösterdiğiniz ilgiden dolayı hepinize çok teşekkür ederiz. 🌸
İyi okumalaarr.
—————————
- Ozan Yiğit'ın ağzından -
Bir hışımla odaya girip kapıyı kapattım. Öfkeme hakim olamıyordum, Ayşegül'un sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmasına tahammül edemiyordum. Ekibe de kızıyordum, hiçbir şey anlatmamış olsam bile niye normal davranıyorlardı? Sinirle odada dört dönerken birinin kapıyı tıklatmasıyla durdum.
"Ozan benim Cihan gelebilir miyim?"
"Tabi abi gel."
Cihan abi odaya girerken koltuktaki yerimi aldım.
"Ozan noluyo oğlum?"
"Noluyomuş abi? Bir şey olduğu yok."
"Emin misin?"
"Eminim abi."
"Ozan bak herkesten bir şeyler saklayabilirsin ama benden saklayamazsın..."
Cihan abi cümlesini tamamlayamadan kapı tekrardan tıklatıldı, bu sefer gelen Hamza'ydı.
"Aşağıda sohbet ediyoruz, gelmeyi düşünmüyor musunuz?"
"Geliyoruz Hamza."
Cihan abinin cümlesiyle ona döndüm, Ayşegül şu an görmek istediğim en son kişi bile değildi.
"Cihan abi geliyor, ben yorgunum uyuyacam."
Diyerekten hem Hamza'dan hem de Cihan abiden gelebilecek soruları geçiştirdim. İkisi de odadan çıktıktan sonra, onunla daha fazla kafa yormamak için kendimi uykuya teslim ettim.
Gözlerimi birinin ısrarla kolumu çekiştirmesiyle araladığım da o kişinin Hamza olduğunu gördüm.
"Hiç uyanmasaydın Ozan?"
"Hamza git başımdan, sabah sabah ne istiyorsun benden?"
"Sabah mı? Biraz daha zorlasan akşama bağlarsın, oğlum kahvaltı sofrası hazır herkes bizi bekliyor."
Gerçekten o kadar uyumuş muydum ya? Bu kadar kalabalık ve gürültünün içinde uyuyabilmiş olmam bile bir başarıydı bence.
"E hadi gel, ekibi daha fazla bekletmeden inelim o zaman."
Merdivenlerden inerken gözüm odanın tam ortasında duran hepimizi alacak kadar büyük olan masaya takıldı, kahvaltı için hazırlanabilecek her şey vardı sofrada tek eksiğimiz kuş sütü olabilirdi.
"Sabah-ı şerifleriniz hayırlı olsun Ozan bey. Bir an hiç gelmeyeceksiniz sandık, nasıl derin bir uyku uyuyorsanız artık."
"Sana da günaydın Safa. Sofrayı görünce dayanamadın tabi, sende haklısın."
Safa'yla olan kısa atışmamızın sonunda herkes dayanamayıp gülmüştü, tam o an gözlerim Ayşegül'e kaydı. Tam olması gerektiği gibi, tepkisiz bir şekilde başını eğmiş tabağındakilerle oynuyordu. Bir an için kafasını kaldırıp bakmasını bekledim ama kaldırmadı, ben de sessizce yerime oturup kahvaltıya başladım. Ekip bu esnada bugün ne yapacağımızı konuşuyordu. Ben ve Ayşegül hariç herkes fikrini belirtmişti, daha ki Cihan abi benim de fikrimi soruncaya denk.
"Ee Ozan sen ne diyorsun, ne yapalım?"
"Bana fark etmez abi, siz ne yaparsanız ben de ona uyarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saman Sarısı
Romantizm"Bir saman sarısı, bir duman karası anladım ama zor oldu anlaması artık eski hayatıma dönüşüm yok ben deniz olsam da sen Ankara'sın."