Yalan

97 16 4
                                    

Jongin: Bu... karışık bir mesele.

Bir dakika sonra yeniden yazdı.

Jongin: Gerçekten bilmek istiyor musun?

BEN: Elbette. Sonuçta şu an pek meşgul sayılmam.

Jongin: Ödevin ne olacak?

BEN: Oyalanma konusunda uzman olduğumu söylemiştim. Eminim senin ebeveyn draman Brütüs'ün Sezar'a ihanet etmesinden çok daha ilginçtir.

BEN: Tabii umarım daha kansızdır..

Jongin: LOL. Evet, daha kansız.

BEN: Vay vay vay. Kim Jongin'e bakın. Senin internet sohbeti kısaltmaları kullanabileceğin aklımın ucundan bile geçmezdi. Benden de LOL.

Jongin: Bu benim küçük kötü sırrım. Bazen ben de bir genç gibi davranabiliyorum. Kimseye söyleme.

BEN: Artık çok geç. Artık elimde sana karşı pis bir koz var. Görev tamamlanmıştır.

Bunun üstüne Jongin bana dilini çıkarıp gülen bir emoji yollayınca güldüm.

BEN: Daha fazla koz! Bu benim şanslı gecem!

Jongin: Kahretsin. Bile isteye tuzağına düşüyorum, öyle değil mi?

BEN: Aynen öyle bayım. Aynen öyle.

Vay canına, bir dakika. Ben şimdi Kim Jongin ile mi şaka­laşıyordum? Baş düşmanımla mı? Süperman'in baş düşmanı Lex Luthor'la mı? Thor'un düşmanı Loki'yle mi? Reçelin düşmanı fıstık ezmesiyle mi? Tamam, bütün dünya bu son ikilinin birbiriyle uyumlu olduğunu düşünüyor fakat şahsen ben reçel ve fıstık ezmesi bileşimini mide bulandırıcı buluyorum.

Iyk.

Gel gelelim, yaptığım şey tam da buydu. Kim Jongin ile ben her nasılsa iki arkadaş gibi şakalaşıyorduk. Herhalde bu internetin gücü olsa gerekti.

BEN: Tamam... annene gelelim.

Jongin'in cevap yazması biraz zaman aldı.

Jongin: Annem babamı terk etti. Ama sadece ondan boşanmak, yeni bir eve taşınmak, beş yaşından beri gittiğim okuluma devam etmeme izin vermek yerine, bütün eşyaları toplayıp yüzlerce kilometre uzağa taşınmaya ve beni de yanında sürüklemeye karar verdi. Benim ne istediğimi umursamadı bile. Seul'de arkadaşlarım vardı. Bir sevgilim vardı. Ülkenin en iyi okullarından birine gidiyordum. Ama bunu önemsemedi bile. Yeni bir iş buldu ve ben de onunla birlikte dağın başına geldim. Buradan tek kelimeyle nefret ediyorum.

Jongin: Özür dilerim. Burada herkesin benden nefret etmesinin nedeni de bu. Adil olmak gerekirse, sorun aslında burası değil. Benim burada olmak istememem.

BEN: Hayır... aslında seni anlıyorum.

Gerçekten de anlıyordum. Jongin'in Namhae'yi sevmediğini biliyordum, bunu herkes biliyordu fakat olayları daha önce hiç bu açıdan düşünmemiştim. Mutlu olduğunuz, arkadaşlarınızın olduğu bir yerden ayrılmak zorunda kalmak kolay değildi. Şahsen ben Namhae'den, Sehun'dan yüzlerce kilometre uzağa taşınmak morunda kalsam berbat hissederdim.

Muhtemelen ben de diğer insanlara bir pislik gibi görünürdüm.

Jongin: Eh, evet. İşte bu yüzden annemden yardım isteyemem. Ağustosta buraya taşındığımızdan beri onunla konuşmadım. Biliyorum, saçmalıyorum.

Lol \\KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin