"Neymiş o saat 9'da olucak şey?" Böyle bişey sorması beni çıldırtmıştı. En gıcık bakışlarımla cevap verdim.
"Sana hesapmı vericem, sanane!" Biri bana böyle dese bildiğin saç baş dalardım heralde.
"Kızlar hadi ama bu kadarda asabi olmayın,benim için tartışmaya değmez." Bunu söyleyiş tarzı ve ukala tavrı beni o kadar sinir etmişti ki nerdeyse ona yine bi tane vurucakatım.
"Senin için mi? Ne saçmalıyosun sen? Senin için bırak bi insanı bi hayvan bile kavga etmez." Sonra duyduklarıma be bile inanamadım tabi..
"Doğru. Ama bu işin peşini bırakmıycam. Ayrıca sende beni bi daha arama!"
Katty böyle dedikten sonra çok hızlı bir şekilde Brian'a güzel bi tokat attı. Tokat karşısında o neye uğradığını şarşırmış halde donup kaldı. Ben ise kahkaha atmamak için dudağımı ısırıyordum. Katty sınıftan çıktı. Ardından yanağını tutarak Brian'da. Çıktığı gibi çok iyi bir kahkaha patlattım. Tabi bunun karşısında sınıfta olan birkaç kişide bana tuhaf tuhaf baktılar.
Okul sonunda bitmişti. Kulaklıklarımı takmış eve doğru kaykay sürüyordum. Arabam kadar olmasada kaykayımı severim. Onlar benim yaşamam için bir sebep.. Yani annem ve babam öldüğünden beri. Bazen diyorumda şimdi burda olsalardı hala mutlu aile tablosu eşliğinde evimizde olurduk. Ama uzun zamandır burdayım. Anne ve babamı 8 yaşımdayken uçak kazasında kaybettim. Yaklaşık 9 yıldır ablamla -nefret ettiğim ablamla- Tokyo'da yaşamak zorundayım. Alıştım sayılır. Tabi Rio'yuda özlüyorum, arkadaşlarımıda.. Böyle düşüncelere dalmıştım ki eve geldiğimi fark ettim. Ablam bu saatte gelmiyceği için hiç bişey yemediğimden direk mutfağa girip bişeyler atıştırdım. Birden anahtar sesi duydum, kapı kapandı. Çıkıp koridora baktım, gelen ablamdı.
"Bu saatte burda ne işin var?"
"İşimimi merak ediyosun? Seni evden dışarı çıkarmamak." Acaba bu söylediklerine kendide inanabiliyomuydu. Gülme isteğimi es geçip devam ettim.
"Eğer başaracağını düşünüyosan, şimdiden geçmiş olsun. "
Odama geçtim, baya dağınıktı. Biraz toplamaya çalıştım. Sonra müzik dinlemeye devam ettim. Saatin ne çabuk 8 olduğunu anlamadan giyindim. Ön kapıdan çıkamayacağıma göre, zaten ablam camdan çıktığımı fark etmiyodu, o yüzden yine camdan çıktım. Hemen arabamın üstündekini kaldırdım. Arabayı açıp tam binecektim ki..
"Sen burda ne yapıyosun ya? " Planımda olmadığı için ablamı görünce donup kaldım.
"Dediğim gibi işimi yapıyorum. " Kendime geldim karşısına geçip kaşlarım çatık bir şekilde konuşmaya başladım.
"Yapamıycaksın çünkü gidiyorum ve bana engel olmayacaksın! "
"Hadi ya demek öyle. Hiç bir yere gitmiyorsun! "
Kolumdan tuttuğu gibi beni eve soktu. O benim ablam olabilirdi ama bana bunu yapmaya hakkı yoktu. Neden yaşama sebebim olan tek şey için bana böyle davranıyordu?
"Bırak beni, bırak beni gidicem! " O kadar sıkı tutuyoduki eve girene kadar hiç birşey yapamadım.
"İlk önce akşamları dışarı çıkıp ne yaptığını, nereye gittiğini ve kimlerle gezdiğini söyliyceksin." Bu sakin konuşması beni çileden çıkarmaya yetti bile.
"Yani sana hesap vericem öyle mi? Gerçekten şaka yapıyosun dimi? Bak sadece biraz hava alıcam." Ona hesap vericeğimi sanıyordu. Ve çok pis yanılıyordu.
"Kimi kandırıyosun sen? Aptal mı sandın sen beni? Hiç bir yere gitmek yok. Anlatana kadar odandasın."
Ne yapmamı istiyodu benden ya? Şu yaşıma kadar bana kimse zorla birşey yaptırmamıştı. Odama girip kapıyı hızla çarptım. Saat 9'u çoktan geçmişti bile. O gerizekalı gitmediğim için korktuğumu sanıcak. Odamda volta atarken birden telefonum çalmaya başladı. Tanımadığım bir numaraydı. Biraz bekleyip açtım.
"Alo? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sür ya da Öl
Teen FictionHayatımdaki zorluklar sayesinde bu kadar güçlü oldum. Onlar beni güçlendirdi. Artık tek düşüncem araba yarışlarıydı. Hayatıma anlam katan yarışlar...