Liam kafeden üzgün olduğuna dair bir sürü cümleler sıralayıp çıktıktan sonra Tessa ile kafeden hemen gitmemiştik,daha doğrusu gidememiştik.
Çünkü Liam kafenin kapısını tıklatana kadar sürdürdüğümüz iş yarım kalmıştı ve o gittikten sonra kolları sıvayıp yeniden kirli bulaşıklara merhaba demiştik,belimiz kopana kadar yerleri sildikten sonra Tessa'nın yaptığı kahveleri yudumlamak için depoda üst üste koyduğumuz kolilerin üstünde oturup sohbet etmiştik.
Bütün bunları yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımızdan saat baya geç olmuştu tabi,onunla yol ayrımında vedalaştıktan sonra eve doğru yürümeye başladığımda kimseyle konuşacak durumda hissetmediğimden telefonumu uçak moduna alıp birbirine dolanmış kulaklığımı sinir harbine girecek şekilde çözdükten sonra telefonuma takıp dinlemekten vazgeçemediğim bir Patti Smith şarkısı açmıştım.
Kendi kendime şarkıyı mırıldanmaya devam ederken gıcırdayan bina kapısını ayağımla ittirip açıp merdivenleri nefes nefese çıktım,kapıyı açıp içeri girdiğim an Harry ile burun buruna gelmeyi beklemediğimden çok doğal bir insani tepki olarak şaşkınlıkla çok yüksek sesle olmasa da bağırdım.
O çatık kaşlarıyla bağırmama rağmen hiç rahatsız olmamış gibi bana bakmaya devam ettiğinde kulaklıklarımı çıkarıp kot ceketimin cebine koydum ve "Beni mi bekliyordun?" diye fısıldadım üstümdeki şaşkınlığı atabildiğimde.
Ondan 'Evet' veya 'Hayır' tarzı bir cevap duymayı beklerken bir anda dudağımdan öpüp geri çekilince zar zor üstümden atabildiğim şaşkınlık tekrar kendini göstermişti,pekala...Sanırım onunla aniden gelişen bu öpücükler hakkında konuşmam gerekiyordu.Dik bir şekilde duruşu kafamda hastalığının etkisinin az da olsa kaybolduğu tahminini oluştururken benden uzaklaşmadan kafasını salladı.
"Tabi ki de seni bekliyordum" diye benim gibi fısıldayarak cevap verdiğinde gülmemek için yanaklarımın iç kısmını dişlerimle ezdim.
Fısıldaşma oyununu devam ettirdim,"Neden bekliyordun?"
Sanırım o bu oyunu daha fazla devam ettirmek istemiyordu ki bu sefer fısıldamadı,"Biz neden fısıldıyoruz ki Lou?"
Omuzlarımı silkip kot ceketimi çıkarmak için çekiştirdim,"Bilmem,gece bu saatlerde çok yüksek sesle konuşmak rahatsız edici olabilir diye düşünmüştüm",kot ceket dirseğimin olduğu yerde takıldığında bana yardım etmek için arkama geçip kot ceketi aşağıya doğru çekiştirdi,"Uyandığımda seni göremeyince endişenlendim sonra komodinin üstüne koyduğun ilaçla birlikte notu görünce rahatladım...Ama gelmen bu kadar uzun sürünce telaşlandım"
Onun yardımıyla birlikte kot ceket çıktığında kol kısımlarını düzeltip girişteki askılığa astı,"Telaşlanınca da bekçi gibi ben içeri girene kadar kapının önünde dikildin,öyle mi?",alay kokan soruma karşı göz devirince önden yürüyüp susuzluğumu gidermek için mutfağa girdiğimde peşimden geldi,dünden kalan pet şişedeki yarım suyun kapağını açarken ona baktım,"Graham Bell bir cihaz icat etmiş,biz bu cihaza telefon diyoruz,kapının önünde dikilmek yerine o mükemmel icadı kullanabilirdin."
Yarım suyu tek dikişte bitirdiğimde pet şişeyi elimden kapıp çöpe attı,"Bu her güne bir bilgi tarzındaki açıklaman için minnettarım ama o mükemmel icadı defalarca kullanıp seni çaldırmama rağmen kapalı çıkınca tabi ki de kapının önünde dikilmek son çarem oldu"
Beni üstün bir başarıyla kapak etmesiyle unuttuğum şey daha yeni aklıma geldi,"B-ben yolda gelirken telefonu uçak moduna almıştım,çok affedersin"
Telefonu uçak moduna almış olmamla ilgili bir şey demeyip konu değiştirmeye yöneldi,"Sanırım senin kollarının arasında yaptığım deliksiz uyku kendimi daha iyi hissetmeme yol açtı,bıraktığın ilaçları içtim,sen yorulma diye ben kendim çorba hazırladım,ılık bir duşa girdim bir de,ateşim yok şimdilik"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Friend or True Love?(L.S)
FanficZayn şüpheli bakışlarını üstüme dikip işaret parmağını bana doğrulttu."Dostum,en yakın arkadaşını onun kız arkadaşından mı kıskanıyorsun?"Yutkunup parmaklarımı kıtlattım bu soruya ne cevap vereceğimi bilmediğimden susmayı tercih ettim.