ep 13

3.5K 316 276
                                    

Telefonu kenara bırakıp yatak pijamamın üzerine aldığım battaniyeyle kendimi sarmıştım. Birazdan Fındık yanıma gelip boynuma sürtündüğünde gıdıklanmış onu kucağıma sarıp tüylerini okşamaya başlamıştım

"Sana arkadaş geliyor. O kediye acımasam almazdım ama yazık. Taehyung gibi bir sahibi var."

Fındık sanki anlıyormuş gibi mırıldandığında onu battaniyenin altına çekip ayağa kalktım. Balkonun kapısını itip açtığım sırada aynı anda Taehyung da elindeki kar beyazı kedisini kucağına almış benim tarafım olan balkona geçmişti. Elindeki kedi yere atlayıp miyavlamaya başladığında eğilip benimkini de yanına bıraktım. İkisi birbirlerinin kuyruklarını kovalamaya başladıkları sırada gülümseyerek onların içeri geçmesi için kapıyı açmıştım. Beyaz olan biraz tereddüt ettikten sonra gri olanın peşi sıra içeri girmişti.

İçeri soğumasın diye kapıyı kapatıp üzerimden biraz kayan battaniyeye kendimi  daha çok sardığım sırada yönümü Taehyung'a çevirmiş ve anında gözleri gözlerimle karşı karşıya gelmişti. Sadece dışarıdan gelen loş ışıkla onu incelememe rağmen geçen sefer gördüğümün aksine bu defa saçlarını daha açık bir tona boyatmıştı. Sürekli olarak boyattığı saçları ona her şeyden kolayca sıkılabilirim imajı verirken dağınık olması hoş serserimsi bir hava katıyordu. Büyük ihtimalle gece kulübü falan işletiyordu ama bir an merak etmiştim nasıl bir iş yaptığını. Ya da belki de genel evde falan çalışıyor olabilirdi. Bence bu daha fazla uyuyordu ona. Hatta belki de iş yeri tadilatta olduğu için müşterileri kendi evinde bile ağırlıyor olabilirdi. Taehyung'du bu. Güvenilmez, günahkar, şeytanın yancısı, kötülerin dostu, iyilerin düşmanı. Ki burda iyi olan varsa o da bendim.

Yavaş adımlarla önüne doğru ilerlediğimde ses çıkarmadan beni izliyordu.

"Gitmiyor musun?" Diye sorduğum sırada önde olan dudaklarını düzleyip kafasını iki yana sallamıştı. Bir kaç adım atıp tam önünde durduğumda gözlerimizin hizasını bozmamak adına kafasını biraz eğip henüz yeni parlatıcı sürdüğüm dudaklarımda gezdirdi bakışlarını. Dışarının rüzgarıyla ara ara gözlerini kapayan saçlarının hareketini izlerken üzerimdeki uyuşukluk hissini atmak adına kafamı gökyüzüne kaldırmıştım. O da benimle beraber kafasını yukarı kaldırıp yıldızları izlediği sırada gözlerimi indirmiş kazağının gösterdiği kadarıyla belirgin olan adem elmasıyla karşı karşıya gelmiştim. Bir an dokunmak istemiş olabilirdim ya da üzerine  farklı fanteziler kurmuş. Manzara baya iyiydi.

Gözlerimi attığım yeri fark etmiş olacak ki baygın gözlerle bir an için bakışlarını benimkilerle buluşturdu. Biraz sonra cebindeki telefondan gelen bildirimle kenardaki koltuğa oturup ayağını öbür bacağının üstüne atımış ve birileriyle mesajlaşmaya başlamıştı. Pekii sabrım sınırlarına dayanmıştı. Karşımdaki bu adam geceleri ismimle kendine çekecek kadar benden etkileniyor olmasına rağmen karşımda bana 'seni umursamıyorum' pozları keserken kesinlikle bir şey yapmadan duramazdım. Taehyung kiminle dans ettiğinin farkında olmalıydı. Ve ben o an 25 yıllık hayatım boyunca asla yapmadığım bir şey yapıp elindeki telefonu alarak ayağını üzerinde bulunan bacağından hızla atıp göz göze gelecek şekilde kucağına oturmuştum. 

Tahmin ettiğimin aksine titremiyor veya heyecandan saçma sapan acemi tavırlar sergilemiyordum. Aksine elimdeki telefonu ondan uzak tutmak istercesine arkamda tutmuştum. O ise kollarını belime sarıp arkamdaki telefonu almış yandaki masaya yavaş ve kendinden emin hareketlerle ekranına bile bakmadan üzerine bırakmıştı. Gözlerini üzerime dikerken üstümdeki battaniyenin kucağına oturmamdan dolayı açığa çıkardığı bacaklarıma baktı. Vücudumu saran kısa sabahlığım dikkatini çekmiş olacak ki baldırlarıma kadar açık olan kısıma attığı eliyle yavaşça iki bacağımı okşamaya başlamıştı.

 ʜᴀʀᴅɪɴᴇss  ~𝓥𝓶𝓲𝓷Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin