ʜᴀʀᴅɪɴᴇss ~𝓥𝓶𝓲𝓷

ep 28 M*

Peçeteler hazırsa okumaya başlayabilirsiniz.

×ו××

"Şu mavi gömleği giymeni öneririm."

"Onu son zamanlarda giymiştim."

"O halde kırmızı olanı giy."

"O da aynısının farklı rengi."

Tonlarca kıyafet içinde kaybolmuş olan yatağımın üzerine bıkkınca oturdum. Jin dolabımın önünde durmuş giymem için bir kaç parça şeyler gösteriyordu. Açıkçası ne giymem gerektiğini en az benim kadar önemsiyor gibiydi.

"Altı üstü sinema, sıradan L bir sweat ve jean giysem olmaz mı?"

Jin sanki olağandışı bir şey söylemişim gibi hayretler içinde bana dönerek gözlerini büyüttüğünde olduğum yere sindim.

"Altı üstü bir sinema mı, altı üstü hem de. Gerçekten mi?.." Elini alnına koyup ovuşturdu ve bıkkınca ofladı. "... Bilmem farkında mısın ama biri Taehyung'la bir gece geçirdikten sonra haber bile alamaz ama adam sana çıkma teklifi etmiş."

"Çıkma teklifi değildi!"

Ânında kafamı yerden kaldırarak inkâr ettim. Taehyung'un yine benimle uğraşıp sinir etmek için oynadığı oyunlardan biriydi ve Jin'e her ne kadar bunu anlatmak istesem de anlamayacağını biliyordum. Tam da tahmin ettiğim gibi Jin inanmadığını belli ederek hıhı tarzında birşeyler geveledi ağzında.

"Toplantıda sana nasıl baktığını görmeyen mi kaldı?"

Alt dudağımı dişleyerek yüzümü karşıdaki aynaya diktim.

"Nasıl bakıyormuş?"

Uzun bir ahladıktan sonra yatağın üzerine yanıma oturdu ve boğazını temizleyerek samimi olduğunu düşündüğüm bir bakış attı.

"Bak Jimin, Kim Taehyung'u nerdeyse 5 yıldır tanıyorum. Biriyle sinemaya gidecek biri değil o. Belli ki aranızda duygusal anlamda bir şeyler olsun istiyor."

Duygusal anlamda bir şeyler..

Taehyung ve benim için fazla yabancıydı. Jin'in aramızda olanları bilmeden atıp tuttuğunu düşünüyordum ama sözleri kafamı karıştırmıyor da değildi.

"Ayrıca bilmem farkında mısın ama haftalardır Oscar'a aday olan filme bilet arıyordun. Taehyung sadece bir kaç saatte aldı.." Biraz bekledi ve muzipce gülümsedi."..Ondan hoşlanıyorsun."

Son hamlesini de yapıp asıl bombayı patlattığında sabahtan beri olan sessizliği bozarak hızla ona döndüm ve dudaklarımın arasından tıslayarak inkâr ettim. "Hoşlanmıyorum."

"O yüzden mi üç saattir giyinemiyorsun ve adını duyduğundan beri ellerin titriyor."

Kucağımdaki avuçlarımı kaldırarak ellerime baktım. Minik olduğunu düşündüğüm parmaklarım gerçekten de titriyordu. Ancak bunun nedenini Taehyung'dan hoşlanıyor olduğuma bağlamak anlamsızdı. En azından ben öyle olduğunu düşünüyordum.

Kim Taehyung'dan hoşlanmıyordum.

Ben ondan nefret ediyordum.

Uzunca bir duş aldım, o sırada Jin beni bekledi ve üzerime beyaz bir sweat, siyah jean ve Jin'in sürekli takmamda ısrar ettiği mavi lensleri geçirdim. Jin beni karşıladığında her zamankinin aksine saçımın fönüne ve makyajıma özenerek beni hazırladı. Evet, tıpkı bir çocuk gibi üzerime karışması yetmiyormuş gibi beni sinema salonuna arabayla bıraktığında da sıkıca tembihledi.