Her şeyin SON'u

2.5K 227 137
                                    

Sabahın ilk ışıklarıyla parmağımda gezinen el yüzünden uyandığımda, kalın dudaklar gözlerimi açar açmaz alnıma bir öpücük bırakmıştı.

"Günaydın ruh eşim." İkinci öpücük parmağımdaki yüzükle buluştuğunda yerimden doğrulup şaşkınlıkla oraya bakıyordum. "Jongin çok güzel bir yüzük bu." Üzerine kızıl bir yarım ay kazınmış olan sade ama şık yüzüğe bakıp söylediğimde Jongin parmaklarını parmaklarıma geçirmişti. "Bir de böyle bak." Gururla söylediğinde yan yana gelen yüzüklerimizdeki yarım aylar bir dolunaya dönmüştü.

Parmaklarım üzerinde gezinirken Jongin bu sefer ortaya çıkan dolunayın üzerine bir öpücük bırakmıştı. "Seni bana getiren dolunaya şükürler olsun." Jongin sözlerini söyler söylemez dudaklarını bu sefer benimkilere bastırdığında duygulanıp ağlamamak için derin bir nefes aldım ve "Çok güzel ama sabahın köründe Chanyeol'un kapısına mı dayandın?" diye sordum. Bu onu güldürmüştü. "Evet daha fazla dayanamadım. Bir an önce parmağında görmek istiyordum."

"Tek başına da çok güzel ama sen elimi tutunca daha güzel görünüyor." Yüzüğü inceleyerek söylediğimde bu sefer şakağımı öpmüştü. "Elini tuttuğumda benim gözüme de her şey çok daha güzel görünüyor."

"Jongin, sevgilim sabah sabah çok romantiksin, keyfin yerinde ha?" Kollarımı boynuna sardığımda dudaklarıma minik öpücükler bırakıyordu. "Sabah gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey eşim. Nasıl yerinde olmasın keyfim?" Dudakları çeneme indiğinde güzel sözlerine kıkırdıyordum ama boynuma doğru yol yaptığını fark ettiğimde onu durdurmuştum.

"Boynuma inersen bu yataktan çıkamayacağımızı ikimiz de çok iyi biliyoruz." Ciddi bir tonla söylediğimde omuz silkip tekrar yaklaşmaya çalıştı ama onu yine durdurmuştum. "Ciddiyim Jongin, boynumun ne kadar hassas olduğunu biliyorsun."

"Yataktan çıkmamız için bir sebep yok. Başını geriye at da seveyim boynunu." Ellerini belime sardığında başını boynuma sokmaya çalışıyordu ama onu engelleyip kaçmaya çalışıyordum. "Hayır akşamı bekle Jongin." Sonunda elinden kurtulup yataktan çıktığımda evden çıkana dek bana surat astı ama sonunda toparlanıp çıktığımızda ne kadar çok işi olduğunun o da farkındaydı. Yine de ayrılacağımız noktaya geldiğimizde beklemediğim bir anda dudaklarını boynuma bastırmıştı.

Titreyip ona tutunduğumda gözlerim kapanmıştı ve Jongin şerefsizce gülüp derimi dişlediğinde içimden ona küfürler ettiğimi biliyordu. Beni orada öylece bırakıp gittiğinde kendime gelmek için derin birkaç nefes alıp yanaklarımı tokatlamak zorundaydım.

Tanrım! Şu mührün olduğu nokta neden bu kadar hassastı! Jongin'in dudakları oraya değince aklımı kaçıracak gibi oluyordum. Belki de bunu ona en başından çaktırmamalıydım çünkü bunu bir silah gibi kullanmaya alışmıştı bile.

Mührümü düşüne düşüne meydana indiğimde çocuklar tavşan kovalıyordu. Baekhyun ve Chanyeol'un evinden hala garip sesler geldiği için herkes oradan uzak durmaya çalışıyordu ve Yixing de oyundan koparabildiği çocukları zorla tutup boylarını ölçüyordu. Onların büyümesiyle yakından ilgileniyor oluşu hoşuma gidiyordu. Yixing sayesinde sürünün sağlığı gayet yerindeydi ve herkes ona çok güveniyordu. Bu durumdan rahatsız olan tek kişi ise Suho'ydu çünkü o da diğerleri yüzünden Yixing ile yalnız kalamadığından yakınıyordu.

Gördüğüm herkese yüzüğümü göstermek istiyordum ama herkes çok meşgul görünüyordu. Çocuklar bile. Bu yüzden uzun süre dolanıp birkaç kişiye gündelik işlerde yardım ettikten sonra meydandaki ağacın önüne oturmuştum. Tam da bu ağacın önünde o yaşlı kadının bir cadı olduğunu herkese göstermiş ve sürüyü büyük tehlikeden kurtarmıştım. Şimdi aynı yerden etrafta koşuşturan mutlu yüzleri izlemek beni de gülümsetiyordu.

White Wolf ~ SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin