↣ 5

770 83 56
                                    

"Şu hale bak!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



"Şu hale bak!"


Başımın ağrısını geçirmek için ellerimi şakaklarımda gezdirmeye devam ettim ve kendimi yapabildiğim kadar bu ortamdan soyutlamaya çalıştım. Biraz olsun dinlenmek istiyordum ama hayat bana karşı yine acımasızlığından ödün vermiyordu.


"Tanrı'm kesin iki hafta kredi kartıma el koyacak." Rosé ileri geri gitmeyi bıraktı ve acıyla yüzünü buruşturdu. "Ne iki haftası iki ay bile olabilir! Ya da durun daha kötüsü beni Avusturalya'ya gönderecek kesin. Ah, unnie ben ne yapacığım şimdi?" Rosé kadar olmasada yine teleşlı olam Jisoo da pek bir şey söyleyemedi. Çünkü bu kez sadece birimiz değil, hepimiz sıçmıştık.



"Yah Lalisa!"



"Aa park Chaeyoung!" Rosé'ye kalın sesimle verdiğim karşılıkla ikisi de bir an bana bakmıştı.






"Ciddiyim sakinleşin artık. Zaten başım çatlıyor." Benim rahat tavırlarıma katlanamayan Rosé elindeki yastığı sinirle suratıma fırlattı. "Aish, benim Jimin ile fotoğraflarım, Jisoo'nun içkili ve Namjoon ile olan fotoğrafları senin ise Taehyung'un arabasından inerken, içerde Kai ile seksi bir şekilde dans ederken ve sarhoşluktan yaptığımız birçok şey daha şu an tüm magazinde! Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun sorumsuz şey?"

"Asıl siz neden böyle davranıyorsunuz? Kendimizi üzersek ve kafamızı bu boş olaylara takarsak bir değişiklik olacak mı? Her türlü o cezaları alacağız zaten. Ben sadece kabullendim." Sert bakışlarımı ikisi üzerinde gezdirdim. "Siz de sevgili ailelerimizin cezalarını kabullenseniz iyi ederseniz."


Cevap beklemeden odama çıktım ve sertçe kapımı kapattım. Gerçekten canımı sıkmayı sonunda başarmıştı. Ben sadece dün geceyi düşünüp aptal aptal sırıtmak, karnımda uçuşan kelebekleri arkadaşlarıma anlatmak istemiştim.

Ama lanet olası aptalın teki bizim o gece neredeyse her anımızı çekip magazine vermişti. Benim tek artım Jackson ile öpüşürken bir fotoğrafımızın çekilmemesiydi. Elimde olmadan aklım tekrar dün geceye dönerken suratımda tekrar anlamsız bir gülümseme oluşmuştu.

Birden çalmaya başlayan telefonumun sesiyle daldığım yerden çıkıp yatağımın üstündeki telefonu elime aldım. Arayan tahmin ettiğim gibi annem ya da babam değildi. Aramasını asla düşünemeyeceğim biriydi.

Taehyung'du.


Tereddütle aramayı cevapladım ve kulağıma koydum. "Günaydınlar, leydim." Tek kaşım şaşkınlıkla kalkarken suratımı buruşturdum. Leydim?

"Yanlış aradın galiba, ben leydin Jennie değilim. Lalisa Manoban'ım." Sinir bozucu kahkahasını duymamla gözlerimi yumdum. Cidden bu çocuk sadece beni sinir ediyordu, başka hiçbir halta yaramıyordu.

Throne Wars | Taelice + Jacklisa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin