↣ 15

266 36 35
                                    

"Bastır Jack!!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




"Bastır Jack!!"

Rakip takımdan üç kişi Jackson'ı sıkıştırınca ellerimi ağzımın kenarlarına yerleştirdim sesim daha yüksek çıksın diye. "Wang, süründür onları!" Üçlü çemberden kurtulduğu gibi son sayısını da atmıştı. Tezahürat ettikten sonra alkışlayarak yerime oturmuştum. Bana göz kırptıktan sonra tekrar oyuna dönmüştü. "Bravo, bravo!" Alkışlarken gülümsememi durduramıyordum. Çünkü her sayı atışında bakışları sadece beni buluyordu.

"Sizin bu kardeş ilişkiniz beni her zaman duygulandırıyor."

Bacaklarını tıpkı benim gibi önündeki oturaklara yaslayıp bana yandan bir bakış atmıştı. Dakikardır dikkatle izlediğim maçtan bir an bile olsa ilgimi almama vesile olduğu için kaşlarımı çatsam da ona bakmadan tekrar sahaya çevirdim dikkatli bakışlarımı. Bugün Jackson'ın kaptanlık için maçı vardı. Koçun düzenlediği seçmelerde galip gelirse, kaptan olacaktı.

Şimdiden üç maça çıkmış ve kazanmıştı, büyük ihtimalle kaptanlığı da alacaktı.

Seçmeler olduğu için spor salonu çok dolu değildi, bu yüzden rahatça yayılmış ona tezahürat etmekten geri durmuyordum.

Ta ki Taehyung yanımdaki boşluğa yerleşene kadar.

"Şunu söylemeyi kes." Dedim hoşnutsuz sesimle. Benim gerçek duygularımı bildiği halde böyle konuşması rahatsız ediyordu. Kardeşim olduğunu söylediği çocukla öpüşmemizi görmüş ve benim ona aşık olduğumu öğrenmişti, tüm bunlara rağmen kardeş demesi etik değildi. Özellikle benim için hiç değildi.

Ve tabii son iki gündür, Jackson için de işler değişmişti. Gözlerimi yumup derin bir iç çektim. Bunu şu an için düşünmek istemiyordum.

"Ne o? Üvey kardeşe terfi mi aldı yoksa?" Jackson'ın sayı atmasına sevinemeden kurduğu cümleyle hiddetle ona döndüm. Arkasına yaslanmış boş gözlerle bana bakıyordu. "Daha fazla saçmalamadan sus yoksa kalbini kırarım Taehyung." Jackson'ı konuşmak isteyeceğim en son kişi bile değildi Taehyung. Çünkü nerdeyse her şeyi tüm çıplaklığıyla bilen tek kişiydi. Başını sağa doğru eğip salladı. "Yapmadığın şey değil nasıl olsa." Alayla konuşmuş olsa da cümlelerinde gizli bir ima vardı. Acı dolu, kırgınlık dolu.

"Neden geldin?" Dedim sitem dolu sesimle. Onun yanında tüm dengem şaşıyordu, sağlıklı düşünemiyordum ve en önemlisi Jackson'la ilgilenemiyordum. Gözlerini kırpıştırıp sanki ona çok saçma bir şey demişim gibi yüzünü buruşturdu.

"Ayrıldık da benim mi haberim yok sevgilim?"

Oflayarak ellerimle yüzümü kapattım. Tanrım! "Gerçekten bu oyun biz evlenene kadar devam edecek diye korkuyorum artık." Sitemimle büyük bir kahkaha attı. Hatta öyle ki onu daha önce böyle gülerken gördüğümü hatırlamıyordum. Şaşkınlıkla, kalın erkeksi sesine yakışan kahkahasını izledim.

Throne Wars | Taelice + Jacklisa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin