↣ 12

259 31 25
                                    

Hayatımın belli bir düzeni kalmamıştı, geçmişimdeki kirli sırları saklamak için yenilerini yapmaya başlamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Hayatımın belli bir düzeni kalmamıştı, geçmişimdeki kirli sırları saklamak için yenilerini yapmaya başlamıştım. İşin korkunç tarafı elime yüzüme bulaştırmıştım. Kendini zeki sanan aptaldan öteye geçememiştim.

Tüm bunlara rağmen işin özüne, yani tüm hayatıma dönüp baktığımda bu yıkık dünyamın suçlusu ailemdi. Daha temelde beni tek başıma ayakta duramayacak şekilde inşa etmişlerdi. Yanlışlarımın büyük bir cezası olmuştu, doğrularım olması gerekendi. Kusursuz olmak tek şansımdı. Gözlerine girmek için kendimi o kadar şartlandırmıştım ki olmadığım biri gibi davranırken fazlasıyla açık vermiştim. Onlar fark etmeden kapattığım, daha doğrusu kapattığımı sandığım, her olay elimde patlamaya başlamıştı. Korkuyordum. İşin özeti buydu. Köpek gibi korkuyordum.

Dışardan bakınca, gerçekten kusursuz ve imrendirici bir hayata sahip biriydim ama yemin ederim ki sıradan herkes gibi bir hayat, bana sıkıca bağlı ve sevgi dolu bir aile tereddüt etmeden seçimim olurdu. İşte o zaman burada yalanlarımın açtığı aptal rolleri bırakıp babamın dizinde film izliyor olurdum.

Her şey değişebilir; maddi durumlarımız, sağlığımız vb. tüm bunlara zıt, tek bir şey değişmez ve baki kalır. Huy, karakter. Babamın değişmesi ise dünya genelindeki en imkansız şeydi. Bu yüzden yollarım hep yokuştu. Kendimi olduğum gibi kabullendirmem mümkün değildi, tek şansım ve yolum kusursuz olmaktı.

"Dalgınsın?" Neden anlamında sormuştu. Yüzümde gezinen sert bakışlarından anlasamda sesimi çıkartmadım. Konuştukça batıyordum, hiç konuşmamak en az hasardı benim için.

Park ettiği arabasının kapasını açıp benim tarafıma geldi. Emniyet kemerini çözdüm ve açtığı kapıdan indim. Gelmemizle mutlu çift rolümüz başlamıştı. Mesele mutlu rolü yapmaksa üstüme yoktu. Bu yüzden rahatça elini tutup evin kapısına doğru yürüdüm. Taehyung'un şaşkınlığını hissedebiliyordum ama onu aydınlatacak bir şey demedim. Demek ki hala çözemediğin şeyler kalmış.

Biraz olsun telkin olduktan sonra kapıyı çalışını izledim. Afallamış bir yapası vardı, buraya gelmemi ve role bu kadar adapte olmamı beklemiyordu. Muhtemlen şu an az önceki halimi düşüp kendince bir iç hesaplaşması içindeydi. Zekiydi, istedeği cevaba ulaşması asla zamanını almazdı. Oyunun tüm kurallarını da bozan buydu zaten.

"Oo hoş geldiniz çifte kumrular." Utanmış gibi yapıp başımı Taehyung'un omzuna gömdüm. Eşlik etmekte gecikmemişti. "Utandırmasana kızı öküz." Jungkook cevaben sadece yüksek bir kahkaha atıp kapının önünden çekilip eliyle içeriyi işaret etti. Taehyung'un yönlendirmesiyle önden girdim elini bırakmadan.

İki katlı sade bir bekar eviydi, muhtemelen Jungkook burayı arada arkadaşlarıyla toplanmak için kullanıyordu. İçerdeki büyük salona geldiğimizde ekibin geri kalanıyla karşılaştım. Taehyung'un ellerini daha sıkı tuttum nedensizce, bu kalabalıktan kurtarabilirmiş gibi. Bakışları bana dönse de ondan tarafa bakmadan üzerimizdeki bakışlara gülümsedim. "Daha uyumlu bir çift görmemiştim." Diyerek bizi ilk karşılayan Namjoon olmuştu. Yüzünde büyük bir gurur ve gülümseme vardı, çocuğunun sevgilisiyle tanışan babalar gibi.

Throne Wars | Taelice + Jacklisa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin