(önceki bölümü okuduğunuzdan emin olun 🌻)
[Flashback]
Haechan, sarıya boyattığı saçlarını eliyle karıştırarak salona doğru adımlıyordu. Apartmanın merdivenlerinden gelen ayak sesleriyle beraber kapıya doğru iyice yaklaştı. Sol kulağını kapıya dayayıp sesin hangi kata ait olduğunu çözmeye çalıştı ancak adım sesleri tam olarak Haechan'in bulunduğu katta sona eriyordu. Babasının geldiğini anlayan Haechan kapıdan koşarak uzaklaşarak salondaki ikili koltuğa attı kendini. Sehpanın üzerinindeki kumandayı büyük bir hışımla kapıp televizyonda rastgele bir kanal açtı.
Sanki babasını gelmesini dört gözle beklemiyormuş numarasını yapacaktı. Oysaki babası sabah erkenden evden ayrıldığında bile babasının ne zaman geleceğini sorguluyordu.
Evde tek başına kalmayı sevmiyordu. Eğer evde babası yoksa, Haechan sıcacık evde üşüdüğünü hissediyordu.
Evi ev yapan tuğla değildir. Aynı şekilde içinizi ısıtan şömineden gelen sıcak hava da değildir. Haechan'in çocukluğunu yakmadan küle çeviren annesiyken, o külleri bir bir toplayıp saklayan babasıydı.
Haechan çocukluğunda hep babasıyla oynardı. Annesi, babasıyla Haechan'i gözaltında tutar gibi izlerdi onları ama babası, o bakışların altında ezdirmezdi oğlunu.
Haechan okuldaki resim derslerinde, hoca ondan huzur ve güvenle ilgili bir şeyler çizmesini istediğinde her seferinde kimsenin anlamadığı şeyler çizerdi. Kırmızı kanatlı bir çöp adamın elinden tutan küçük bir erkek çocuğu...
Koyu yeşil kalemle çizilmiş çubuk gözler, ikisinin de yüzünde mutlu bir ifade ve her zaman Haechan'i koruyacak olan kırmızı kanatlar...
...
"Hyuck, saçın?" Bay Lee gözlerini büyütüp hayranlıkla sarının yakıştığı oğluna bakıyordu.
"Ah, evet. Geçtiğimiz gün marketten almıştım. Umarım kızmamışsındır." Haechan elini ensesine atmış, babasına açıklama yapıyordu.
Her ne kadar sarıya boyatma sebebi bu olmasa da Haechan asıl sebebini söylemekten kaçınıyordu.
Ama babası her zaman zeki bir adam olmuştu. Bir tilki misali kıvrak zekası, onu her zaman ileriye taşıyordu.
Bay Lee elini oğlunun dizine koydu. Güven verircesine gözlerinin içine bakıp "Neden?" diye sordu.
Haechan, yalan söylese dahi babasının anlayacağını bildiğinden oturuşunu dikleştirip babasından tarafta olan eliyle babasının bir saç telini koparttı. Daha sonra diğer eliyle, kendi ensesinden bir saç teli kopartıp ikisini de sehpanın üzerine bıraktı.
"İkisi birbirlerine o kadar benziyor ki tıpatıp aynısı diyebiliriz. Ve ben, düşündüm ki annemin bu halde olmasından sorumluyum ve geçen akşamki halinden sonra sana benzer bir yanım olursa beni hiç görmek istemezsin. Çünkü bazen insan, ne halde olduğunu görmemek adına aynalardan kaçar. Sen-"
Babası Haechan'in sözünü sıcacık kucaklamasıyla sonlandırdı.
"Hiçbir sonuç, tek bir nedenden doğmaz."
-
EHEHEH SİZİN İÇİN ÇİZİM YAPTIM🤙🏼💅🏻
*sanatçı ruhum sohbete katıldı*
*resim yeteneği olan okurlarım sohbetten ayrıldı*
ve size minik bir spoiler, diğer bölümde bir sürü şey olacak biraz uzun bir bölüm bu bölümün aksine.
ve (ne çok ve dedim) kızları fice boşuna eklemedim 🤡🤠😈
bakalım neler neler olacak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silver Academy † Markhyuck
Fanfiction"Okul kuralları gayet basit sevgili öğrenciler. Hayatta kalın..." °markhyuck° ©mndln0