(Mark)
⚠️(çok bir şey yok aslında ama ben öpüşmeden bile rahatsız oluyorum diyenler okumasın) 💏
Göğsüme kafasını yaslayan Haechan'in saçlarıyla oynuyordum. İşaret parmağıma minik tutanları dolayıp kıvırıyordum. Bir yandan da burnumu saçlarına sürtüp kokluyordum. Hasret kalmış gibi içime çekiyordum kokusunu.
Haechan ise mayışmış bir şekilde boştaki elimle oynuyordu. Zarif parmakları avcumun içersinde daireler çiziyordu.
Ne kadar süredir böyleydik bilmiyorum. Haechan ile geçen zamanda saniyelerin dakikalara, saatlere dönüşüp dönüşmemesi umrumda değildi.
Muhtemelen Haechan elimi çimdiklemese bütün günümü bu şekilde geçirebilirdim.
Ama hafif uzamış tırnaklarını elimin derisine geçirince acıyla inledim.
"Ah! Haech-"
Göğsümde yatan beden ne ara kucağıma çıkmıştı bilmiyorum ama hoşuma gitmemiş değildi.
Ona kızacakken Haechan, aralık dudaklarımı emmeye başlayınca kızma işini başka bir zamana erteleyebilceğime karar verdim.
Ellerimi, onun tapılası beline koyup bel çukuruyla oynamaya başladım.
Ellerimin soğukluyla irkilmiş olacak ki kucağımda kıpraşmaya başladı.
Daha fazla kucağımda hareket etmemesi için ellerimi, hafifçe kaldırdığım tişörtünü dışına çıkarttım.
Ama Haechan, memnun olmamış bir şekilde kaşlarını çatıp sıcak nefesini hızla yüzüme üfledi.
Ensemdeki tutamlarla oynayan ellerini ellerimin üzerine koyup hafifçe kaldırdığı tişörtünün içine yönlendirdi.
Beliyle oynamamı istemesi gülümsememe sebep olmuştu.
Ama güldüğümde Haechan emdiği dudaklarımı ısırmıştı.
Pekala, bu daha çok sırıtmama sebep olsa da hemen kendimi toparlayıp rahatsız olmaması için hemen kendimi topladım.
Dudaklarımızı ayırdığımızda ikimiz de nefessiz kalmıştık.
Alınlarımızı birleştirip soluklanmaya başladık.
Siyah gözlerim, onun kahverengi gözlerini izliyordu. Kirpiklerini teker teker sayabilirdim veya kaşlarının yapısını inceleyebilirdim. Ama bugün incelemem gereken şey dudaklarıydı.
Bana göre her bir ayrıntısı tapılasıydı. Hayır, Güneş Tanrısı olmasından kaynaklı değil. Aslında bakarsanız hiçbir sebebi de yok.
Hangi aşık, neden ve nasıl aşık olduğunu açıklayabilir ki?
Ben de öyleydim.
Neden ve nasılı yoktu aşkın. Ona bakınca 22 yılda salgılamadığım kadar serotonin hormonu salgılıyordum. Zihnim ve bilinç altım, Haechan'in kim olduğunu anlamıştı.
Haechan, benim serotonimdi. Bilinç altıma işlemiş sımsıkı düğümdü.
Kördüğümdü hatta.
Asla kimsenin çözemeyeceği bir kördüğümdü.
Kimsenin gücü ipi kesmeye yetmezdi. Sanırım ilk kez, bu akademi beni rahatsız etmiyordu.
"Mark, sen de hissediyor musun?" dedi Haechan'im. Sözünü yarım bıraktı. Ellerimizi kenetledi birbirine.
Neyi diye sormama gerek kalmadan devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silver Academy † Markhyuck
Fanfiction"Okul kuralları gayet basit sevgili öğrenciler. Hayatta kalın..." °markhyuck° ©mndln0