Lina'nın güncesinden...
16.03.2007Bugün yeni bir kardeşim oldu biliyor musun sevgili günlük? İsmi Duru.
Çok sessiz. Hiç konuşmuyor gibi. Ben de karşısında aynı onun gibi sessiz kaldım.Aynı benimki gibi upuzun, altın sarısı saçları var.
Annemler damarlarımızda aynı kanı taşımadığımızı söylüyorlar. Ben öyle düşünmüyorum ama. O benim gerçekten küçük kardeşim oldu, bugün.
Lina16.03.2007
Lina, Eylül ve ailesi her Pazar günü olduğu gibi ormanlık bir alana gidip piknik yaptılar. Dönüşte arabalarına bindikten sonra, yolda, az kalsın küçük bir kız çocuğuna çarpma tehlikesi yaşadılar. Arabadan indiklerinde, Eylül, küçük kız çocuğuna ailesinin nerede olduğunu sormak için bir adım attı.
"Ailen nerede?"
"Cennet'te."Lina ve Eylül'ün ailesi, bu cevabı beklemedikleri için şaşırdılar. Tek şaşıran ebeveynleri değildi. Eylül, küçük kız çocuğunun kollarının, yüzünün ve bacaklarının yara bere içinde olduğunu görünce daha çok şaşırdı. Yüzüne dokunmak için bir adım daha attı.
"Parkta mı düştün?"
Cevap bulamayan Eylül, ellerini küçük kızın omuzlarına koydu.
"Öpeyim de geçsin!" Yanağına minik bir öpücük kondurdu.
Lina ve Eylül'ün ailesi, küçük kız çocuğunun yaralarını gördükten sonra, onu da arabaya bindirerek, hep beraber hastanenin yolunu tuttular.
Çok geçmeden hastaneye girdiklerinde, küçük kız çocuğunu sedyeye yatırdılar çünkü bayılacak gibi duruyordu.
Gerekli işlemler ve kontroller yapıldıktan sonra, Lina ve Eylül, iki kardeş olarak küçük kız çocuğunun yanına gittiler. Eylül yine sessizliği bozan ilk kişi oldu.
"İsmin ne?"
Küçük kız çocuğu zorla da olsa konuşabildi.
"Duru."
"Ben de Eylül." Yanında duran Lina'yı göstererek, "Bu da benim ablam, Lina." dedi.
Duru, onlara samimi ve içten bir tebessümle yanıt verdi.
Duru'nun yanındaki sedyede yatan küçük bir kız çocuğu daha vardı. Kolu ve bacağı kırıldığı için olduğu yerde yatıyordu. Başında bir adam vardı.
Eylül, o küçük kız çocuğunu alçılar içinde görünce dayanamadı ve ona yönelerek bir adım attı. Şaşırmış bir şekilde ağzı açıldı ve "Sen de mi parkta düştün?" dedi.
Küçük kız çocuğu yerine, yanında duran adam cevap verdi. Minik bir tebessümün ardından, "Ağaçtan düştü, küçük cadı."
Eylül, adamın nefes bile vermesine izin vermeden sorularını dizmeye devam etti.
"Ağaçta ne yapıyordu ki?"
"Herkesin korkuları vardır, öyle değil mi? Senin korkun ne?"
Eylül derin bir nefes aldı, "Karanlıktan korkuyorum."
Adam sanki Eylül'ü tanıyormuş gibi, "Korkularını yenmeye çalış, küçük cadı. Onlarla savaşmazsan, dönüp dolaşır seni bulurlar."
Duru'ya bakan hemşire odaya girdiğinde, kontrollerinin tamamlandığını ve taburcu olabileceğini söyledi.
Lina ve Eylül'ün annesi, onları iki dakikalığına dışarı çağırdı. Konuşmayı başlatan ilk kişi, babalarıydı.
"Çocuklar... Duru'nun işlemleri tamamlanırken, annenizle birlikte Duru'nun ailesine ne olduğunu öğrenmek için birkaç soruşturma yaptık, Duru'nun yetim olduğunu, kısa bir süre önce ailesini kaybettiğini öğrendik."
Eylül'ün yüzündeki üzüntünün aksine, Lina'nın yüzündeki ifade bir kere bile oynamamıştı.
Babaları, söze tekrar devam etti.
"Bu bizim, hepimiz için çok büyük bir karar, ama, eğer siz de izin verirseniz ve isterseniz, Duru'yu evimize getirmek, onu evlat edinmek istiyoruz. Ailemize bir kişinin daha katılmasını istiyoruz."
Eylül'ün yüzündeki üzüntü silinmişti, yerine merhamet duygusu oturmuştu. Lina ise sadece şaşkınlıkla bakıyordu.
"Evet! Çok isterim." diye söze giren Eylül, Duru'ya sevgiyle ve merhametle yaklaşmıştı.
Lina ise, kararı ailesine bırakmıştı. Hayatında değişiklikler olacağını biliyordu fakat bunlara razıydı. Küçük bir kız çocuğunu sokaklarda, yara bere içinde bırakmaya izin verebilecek kadar soğukkanlı değildi. İçinde merhamet vardı, aynı zamanda endişe. Olanlar için değil, olacaklar için.
Gerekli konuşmalar ve işlemler yapıldıktan sonra hepsi evlerine döndü. Normalde 4 kişi olarak geçilen o kapıdan, bu gece 5 kişi olarak geçtiler. Değişecek kaderlerine doğru bir adım daha attılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY ve GECE
FantasíaAy ve Gece... Çoğu insan, geceyi gündüzden daha çok sever, gece onu dinlediği için. Aslında gece onu dinlemez, sadece susar, onu düşünceleriyle yalnız bırakır. Biz de sanarız ki, gece bize umut verir. Aslında bize umut veren gece değil, Ay'dır. Çünk...