13. Bölüm

74 14 119
                                    

"Fırtınanın şiddeti ne olursa olsun, martı sevdiği denizden asla vazgeçmez"

Allah'ım kolum niye bu kadar ağrıyor ya? Saat 03.27. Allah'ım yardım et ne biçim acı bu! 

Allah'ın belası Dilan yüzünden hepsi. Dün akşam duruşma vardı ama işim başımdan aşkın olduğu için gidemedim. Benim yerime avukatım Yağmur halletti her şeyi. 5 yıl 8 ay ceza aldığı için en azından yarım kilo vermiş olmam lazım.

Yataktan kalkıp ilaçlarımı aramaya başladım. Odanın her yerini aradım ama bulamadım. Kolumun ağrısı daha da çoğaldığında olduğum yerde kıvranmamak için kendimi zor tutuyordum. Zar zor Yavuz'un yanına gittim.

"Yavuz..."

"Yavuz ilaçlarım nerede biliyor musun? Bak sen aldıysan söyle hadi."

"Ne diyorsun?"

"Diyorum ki ilaçlarımı sen aldıysan yerini söyle. Kolum çok ağrıyor"

"Hayır ben almadım."

"Emin misin?"

"Senin ilaçlarını alsam ne yapacağım?"

"Bilmiyorum belki almışsındır."

"Hayır, almadım."

"Tamam."

Odadan çıkıp mutfağa gittim. Buz dolabında ilaç aramaya başladım ama yok. Bir tane bile ağrı kesici ilaç olmaz mı şu dolapta? Mutfaktan çıkıp kapıdaki görevliye doğru yürüdüm.

"Buyurun gelin ağam?"

"Biriniz gidip ağrı kesici alsın. Terastayım ben."

Gidip odadan telefonumu aldım. En sevdiğim şarkıyı açtım ve dinlemeye başladım.

Medyada var

Bir süre sonra koruma bana ilacımı getirdi.

"Aşağıdan su da getirir misin rica etsem?"

"Tabii gelin ağam."

Mutfaktan suyu alıp geldi.

"Gelin ağam başka bir şey var mı?"

"Yok, sen işine gidebilirsin."

Koruma kapıya gidip kendi yerine geçti. Terasta biraz daha oturma kararı aldım. Hava soğuk ama soğuğu sevmeyenlerden değilim...

***Yavuz'dan****

Sabah ezanının sesiyle gerine gerine kalktım. Yanıma baktığımda Zeynep'in olmadığını gördüm. Sabahın köründe nereye gitti bu kız Allah aşkına? Belki arkadaşlarının yanına gitmiştir düşüncesiyle yataktan kalktım. İkisi aynı oda da kalmak için ısrar etmişlerdi. Karşı odanın kapısını çaldım.

Ses yok.

Tekrar tekrar çaldım. Tam endişelenmeye başlamıştım ki içeriden bağırma sesi geldi. Sonra da bir şey derin bir küt sesiyle düştü. Umarım o düşen şey kızlardan biri değildir.

"Sabahın köründe hangi mal kal-"

Kapıyı açıp beni görünce şaşırdı. Ama asıl şaşırması gereken bendim. Bu ne hal böyle?

Saçlar kabarıp üç kafa boyutuna gelmiş. Pijamanın üstü donun içine katılmış. Gözler kıpkırmızı. İster istemez insan düşünüyor, gündüz gördüğümüz görünüme erişmek için ne yapıyor bu kadınlar?

Boşver şimdi kadınların komplolarını Yavuz. Zeynep yok! Kendine gel.

Neydi bu kızın adı? Hare? Hayır, Hale. Hare miydi Hale miydi? Öbür kız nerede? Bunca sese uyanmadı mı yani?

AŞKA TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin