16. Bölüm

18 0 0
                                    

"Çölü güzel yapan, bir yerde su kuyusu saklıyor olmasıdır."

Sabah kalktığımda Yavuz'un beni kollarıyla sımsıkı sarmış olması bir miktar şaşırttı. Sıyrılmak için çabalarken Yavuz daha sıkı sarılınca nefesim kesildi.

"Ne oluyor ya?" diye uykulu bir sesle mırıldandı.

"Asıl ben sana soruyorum, ne oluyor Yavuz?"

"Uyumaya çalışıyorum ama kıpır kıpırsın, bir rahat bıraksan uyuyacağım."

"Ben seni bırakıyorum Yavuzcuğum ama sen beni bırakmıyorsun."

"Sana bir şey yaptığım yok Zeynep, kalkıyorsan kalk yatıyorsan yat ama sus."

Yemin ederim bu adam uyumadan önce beynini komodine bırakıyor. Bir gözünü açsa her şey açıklığa kavuşacak...

"Sen neye sarılıyorsun şu an?"

"Yastık"

"Bu yastık da pek güzelmiş maşallah. 1.70 boylarında, kemiği ve saçı var hatta."

"Hakikaten niye var ya?"

Hem sırtıma bastırdı hemde saçımı çekti. Çığlık atıp kurtulmak için yeniden çabalamaya başladım.

"Çek kolunu Yavuz!"

"Ne kolu?"

Gözünü açıp burnunun dibinde beni görünce şaşkın şaşkın bakıp geri çekildi.

"Hele şükür paşam gözünü açmayı akıl edebildi."

"Ben buraya nasıl geldim?"

"Ne bileyim ben!"

Yataktan kalkıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp geri döndüğümde Yavuz gözlerimi ovuşturarak yataktan kalkıyordu. Gardıroptan lacivert, ip askılı dizimin dört parmak kadar üstünde bir elbise çıkardım ve giydim. Yavuz uykulu halini atmış beni süzüyordu.

"Ben aşağıya iniyorum."

"Elbise sencede biraz kısa değil mi? Böyle inemezsin, annem kalp krizi geçirir."

Avucuma öpücük kondurup ona atıyor gibi yaptım ve beni durduramadan önce kapıdan çıktım. Karşı odadan çıkan Almira ardımdan bağıran Yavuz'a pek şaşırmadı, bizi şaşırtan az şey vardı nasıl olsa.

"Günaydın, niye bağırıyor o? "

"Günaydın, elbisemin fazla kısa olduğunu söylüyor."

Güldü. "İngiltere'deki halimizi görmesin o zaman."

Bende gülerek kafamı salladım.

"Hadi aşağı inelim."

O sırada Hale her zamanki neşeli hali ile merdivenlerden koşarak indi ve bizi iktirerek aramıza sıkıştı. Merdivenler üç kişinin yanyana yürümesi için tasarlanmadığı için az daha yuvarlanıyorduk. Günaydınlaşma faslının ardından biraz çekinerek Hale'ye döndüm.

"Hale, istersen sen düğüne gelme."

"Neden?"

"Şey- belki Demir bir ihtimal gelebilir diye dedim. Karşılaşırsanız hoş olmaz, üzülmeni istemiyorum. Bu yüzden gelme bence."

Bu sırada merdivenleri inmiş ve mutfağa ulaşmıştık.

"Hale nereye gelmiyor?" diye soran Berna anneye döndüm.

"Düğüne."

"Hayır, herkes gelecek." dedi kesin bir şekilde.

"Anne b-"

AŞKA TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin