Yuvarlanmanın verdiği acıyla yerden kalkmam uzun sürmüştü. Hızla kalkarak koşmaya başladım.
Arkama baktığımda peşimden geldiğini gördüm. Ayaklarım çıplak olduğundan ayağıma batan şeyler canımı yakıyordu.
Bir anda adam önüme çıkınca durdum. Hızla yanıma gelip kolumu tutarak beni sürüklemeye başladı.
"Bırak, İMDAT!"
Diye bağırdım, yalvarırım şuan biri yardıma gelsin...yalvarırım.Bacağımın kenarındaki hançer aklıma geldi. Tek elimle eteğimi yukarı kaldırıp bacağımın kenarındaki kabından hançeri çıkartarak önümdeki adamdan tüm gücümle elimi çektim bana dönmesiyle hançeri kalbine sapladım.
Korkuyla geri çekilip yere düştüm. Adam kanlar içinde yerde yatarken ağlamaya başladım. B-ben az önce birini öldürmüştüm.
Arkamdaki ağaca yaslandım ve hıçkırarak ağlamaya başladım.
Bir ses duyunca ayağa kalktım. Bu at sesiydi biri atla bu tarafa doğru geliyordu."Rose!"
Jimin'in sesini duyunca kendimi rahatlamış hissettim. Beni görünce atı durdurarak inip yanıma geldi."Niye kaçtın öyle !?"
Dedi sinirle
"J-jimin ben birini öldürdüm"
Dedim ağlayarakJimin karanlıkta yere baktı, solmuş ağaç yapraklarının üstünde yatan adamı görünce kafasını başka tarafa çevirdi.
Onun bu hareketiyle ağlamam daha da şiddetlenirken jimin bana sarıldı.
"Beni kasabama götür"
Dedim ağlayarak, jimin benden ayrılıp adamın yanına gitti.Elini boynuna koydu bir süre durduktan sonra bana döndü.
"Korkma ölmemiş hadi gidelim"
Dedi
"Yalan söylüyorsun"
"Rose gerçekten ölmemiş"
DediAdamın yanına gidecekken beni elimden sürükledi. Ata binince o da arkama bindi.
"Deh!"
Diye bağırdı."Ağlamayı bırak o adam ölmedi"
Dedi
"Beni rahatlatmak için diyorsun"
Dedim, Jimin sessiz kaldı.Gözümden akan yaş yerle buluşurken önüme bakmaya başladım. Saray görüş açıma girince kendimden nefret ettim oraya tekrar döndüğüm için!
"Ben senin tutsağın değilim!"
Dedim sinirle jimin'eO beni takmazken birlikte saraya girdik. Jimin attan inip beni belimden tutarak aşığıya indirdi.
"Şimdi odana giderek istirahat et"
"Zaten öyle yapacaktım, budala!"
Diyip saraya girdim.Odama girince karşımda Jisoo unni, Jennie ve Lisa'yı görmeyi beklemiyordum.
"Nerdesin sen ?"
Dedi Lisa dolu gözleriyleYüzümdeki yaraları fark edince elini yüzüme götürdü.
"Ne oldu ?"
Dedi korkuyla"Attan düştüm"
"Yine o adamlar değil mi !?"
Dedi sinirle
"Lisa düştüm dedim"
"Ben bir hekim çağırayım"
Diyerek odadan çıkan jisoo unni'nin arkasından baktım."Rose babamın hareketleri için üzgünüm, o da benim gibi yeni insanlara alışmakta güçlük çekiyor."
Dedi jennie, onu onaylayarak aynadan yüzüme baktım.Jennie'nin odadan çıkmasıyla içeriye jisoo unniyle birlikte hekim girdi. Hekim yanıma gelerek çantasını açtı. Yaralarımı temizlemeye başladığında Lisa'ya döndüm.
"Merak etme Lalisa ben iyiyim"
Dedim
"Rose biliyorum kralın söyledikleri çok onur kırıcı ama kasabaya dönmemizin imkanı yok gibi, şu haline bak. Saraydan çıkmanı bekliyorlarmış meğersem!"
Dedi
"Boşverelim bunları"
DedimHekimin işi bitince kalkıp saygıyla eğilerek gitti.
"Biz çıkalım sende yat"
Jisoo unniyi onaylayınca onlar çıktı. Bende kenardaki beyaz geceliğimi giyinerek yattım.•••••
Kapının ısrarla çalmasıyla gözlerimi açarak yataktan doğruldum ve bağırdım.
"Gir!"Kapı açılınca jisoo unni, jennie ve Lisa'yı gördüm.
"Rose hadi bakalım derse"
"Ne dersi ?"
Dedim"Ok dersleri, her belirli zamanlarda bu derse gireriz"
Dedi jennie, yataktan kalkmamla jisoo unni elindeki elbiseyi kenara koydu."Giyinip bahçeye gel"
Hepsi çıkınca sinirle güldüm. Gerçekten erken saatlerde uyanmayı sevmiyorum.Kenardaki elbiseyi alıp inceledim gerçekten bunu giyinmek zorunda mıyım ?
İşim bitince jisoo unninin dediği gibi aşağı bahçeye indim. Kızların yanına gittim. Jisoo unninin verdiği okları çantasıyla birlikte sırtıma takıp yayı elime aldım.
"Şimdi hepiniz bir ok alın"
Demesiyle sırtımdan bir ok çıkararak elimdeki yaya yerleştirdim.
"Pozisyon al ve....atış!"
Kenardaki adamın bağırmasıyla parmaklarımın arasındaki oku serbest bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~PRİSONER~
Fanfiction"Bir kadına doğru ayakkabıları verirseniz dünyayı bile fethedebilir..." -Marilyn Monroe