1.0

397 47 36
                                    

Koşarak saraydan çıkıp atların olduğu yere doğru gittim. Yerde kanlar içinde yatan Rose'yi görünce gözlerim doldu. Neden yanında durmadım ki ? Neden bende ona onu sevdiğimi söylemedim ki ?!

Hızla Rose'nin yanına giderek kafasını kucağıma aldım.
"SARAYA TÜM GİRİŞ ÇIKIŞLAR KAPANSIN!"
Diye bağıran jungkook yanıma eğildi.
"Ölmüş mü ?"
Diyince canım yandı. Ölemezdi o!

Jungkook elini Rose'nin boynuna koyup bir süre bekledi.
"Çok yavaş"
Diyerek eğildi Rose'yi kucağımdan alacakken onu durdurdum.

Benim sevdiğim kadını dokunamazdı...Rose'yi kucağıma alarak kendi odama doğru koşmaya başladım. Vücudu çok soğuktu.

Odama girip Rose'yi yatağıma yatırdım
"Başhekimi çağırın"
Dedim, jungkook gidince Rose'nin ellerini tuttum.

Elleri buz gibiyi, kolumu kafasının altından geçirerek onu kendime çekip sımsıkı sarılmamla gözümden bir damla yaş aktı.

Aklıma annem geldi, en son ona da böyle sarıldığımda ölmüştü...hızla Rose'yi bırakmamla kafası yastığa düştü.

İçeri başhekim girdi bende sinirle odadan çıktım. Gözümden akan yaşları silip koşarak aşağıya indim.

Atıma binecekken jungkook hemen yanıma geldi.
"Nereye ?"
Dedi
"Min krallığına, onu öldüreeğim"
Dedim

"Jimin saçmalama!"
Dedi
"Yeter artık benim canımı mı istiyorlar ? Alsınlar. Yeter! önce annem şimdi de sevdiğim kadın!"
Diyerek bağırdım.

Jungkook bana sarılıp sırtıma yavaşça vurmaya başladı.
"Tamam sakin ol"
Dedi

"Jungkook ben çok kötüyüm"
Dedim
"İşte bu yüzden oraya gitme, hem yakında kralları ölüyor."
Diyince jungkook'a baktım.

"Kralda uzun süredir ölümcül bir hastalık var. O hastalıkla cebelleşiyor. Yerleştirdiğimiz aşçı söyledi 1 bilemedin 2 haftaya kalmaz ölür dedi. Başa oğlu Min Yoongi geçecek, onunla ateşkes imzalarız ve biter bütün herşey"
Dedi

"Biter mi bu yıllar süren savaş ?"
"Biter tabii oğlum"
Dedi gülerek, gözüm yerdeki Rose'nin kanına kayınca gözlerimi kapattım.

Kim bilir ne kadar süredir burda böyle yatıyor ? Zamanı geriye alabilseydik onun yerinde ben olmak isterdim öleceğimi bilsem bile onun yerinde olmayı yeğlerim.

•••••

Rose'nin elini tutup yanına oturdum 3 gündür aralıksız uyuyordu. Gözlerim dudaklarına kaydı. Elimi dudaklarının üstüne koydum. Aklıma o gün beni öpmesi gelince istemsiz sırıttım.

Sanırım öpücğünü geri verme zamanı gelmişti. Sağ elimi Rose'nin boynuyla yanağının birleştiği yere koyup ona yaklaşmaya başladım.

Dudaklarımı onun dudaklarına bastırarak gözlerimi kapattım. Bir süre böyle kaldıktan sonra gözümden bir damla yaş düştü. Diğer elimi de Rose'nin yanağına koyup daha derin öpmeye başladım onu

Yavaşça geri çekilip Rose'ye baktım.
"Seni seviyorum"
Alnını öptüm. Odanın kapısı hızla açıldı.
"Jimin acil durum!"
Diyince arkamı döndüm

"Neler oluyor ?"
"Baban..."
Devamını getirmesini beklemeden babamın odasına doğru yürümeye başladım.

Odanın önüne gelince muhafızlar kapıyı açtı. İçeri girip yatakta yatan babama baktım. Yanına giderek oturdum.

"Kralım"
"J-jimin, bana birşey olursa kız kardeşin ve hayatımı adadığım bu saray sana emanet, onlara iyi bak oğlum"
"Baba aklından çıkart onu, sen ölmeyeceksin"
Dedim

Babam elini yanağıma koydu.
"Seni çocukluktan beri hep güçlü bir çocuk ol diye sevmedim oğlum ama hata ettim..."
Öksürmesiyle gözümden bir damla yaş aktı.

"...seni çok seviyorum Jimin sen çok güçlü bir insansın. Sen
Benim tek oğlumsun"
Gözümden bir damla yaş daha aktı.
"Baba"
Diyince elini yanağımdan çekti.

"Git hadi artık"
Dedi
"Baba"
Dedim babam camdan dışarıya bakan gözlerini bana döndürdü.

Çok güçsüzdü hayatımda hiç babamı böyle güçsüz ve savunmasız görmemiştim.
"Sana hayatım üstüne yemin ederim ki bu saraya gözüm gibi bakacağım"
Babam güldü.

"Sende kendimi görüyorum jimin, kendimi"
Dedi, bende güldüm.
"Senin oğlunum tabii göreceksin"
Babam güçsüz bir şekilde güldü.
"Kendini yorma baba"
Diyerek ayağa kalktım.

~PRİSONER~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin