~PRİSONER~

1.1

Roseanne Park:

Gözlerimi açarak etrafa baktım. Yanımda sadece kızlar vardı. Peki jimin ? O nerde ? Bu halde olduğumu biliyor mu ?
"Rose uyandın!"
Lisa koşarak yanıma gelip oturdu.

Yatakta oturur pozisyona gelmeye çalışırken acıyla karnımı tuttum.
"İyi misin ? Hekimi çağırı-"
Jennie'yi durdurdum.
"İstemiyorum"
Dedim, oturur pozisyona gelerek etrafa baktım.

"Burası neresi ?"
Dedim
"Jimin'in odası"
Dedi jisoo
"Jimin yanıma gelmedi mi ?"
Dedim hüzünle
"İlk 2 gün yanından bir saniye bile ayrılmadı ama babam kötü olunca onun yerine sarayı yönetmeye başladı akşamları yatmıyor bile"

Yavaşça yataktan kalkmaya çalıştım ama Lisa tuttu beni
"Rose yatman gerek"
Dedi Lisa
"Ne zamandır uyuyorum ?"
Dedim
"5 gün oldu"
Diyince şaşkınca yüzüne baktım.

Yataktan kalkıp üstüme baktım uzun beyaz bir gecelik vardı. Kenardaki topuklu terlikleri giyerek yavaşça yürümeye başladım.

Elimi karnımdaki yaraya koydum canım yanıyordu.
"Rose"
Arkamdan gelen sesle o tarafa döndüm.

"Jungkook beni jimin'e götür"
Dedim
"Yatman lazım jimin'in işleri var"
"Beni sadece jimin'e götür"
Dedim güçsüz çıkan sesle

Jungkook oflayıp yanıma geldi. Beni yavaşça kucağına aldıktan sonra jimin'e doğru götürmeye başladı.
"Ben yürüyebilirdim."
"Ben senin yürümene izin verirsem jimin'den yemediğim azar kalmaz"
Dedi

Vücudum çok yorgundu kafamı jungkook'un omzuna koydum. Jimin'e her yaklaştıkça kalbim daha hızlı atıyordu.

Onu görünce ne diyecektim ? Kapının önüne gelince muhafızlar kapıyı açtı ve jungkook içeri girdi.

Jimin kollarını arkadan bağlamış camdan dışarıyı izliyordu. Jungkook beni kucağından indirip geri çekildi.
Odadan çıkınca hâlâ camdan dışarıyı izleyen jimin'in arkasına giderek boğazımı temizledim.

Jimin arkasını dönerek bana baktı. Beni görmesiyle şaşkınca yüzüme baktı.

"R-rose"
Hızla yanıma gelerek yüzümü elleri arasına aldı.
"Sen ne zaman uyandın ?"
"Yeni uyandım"
Dedim

"Neden kalktın ?"
Dedi elimden tutarak beni kenardaki koltuğa otutturdu.
"Yanında olmak istedim"
Diyerek tuttuğu elimi sıkılaştırarak elini sımsıkı tuttum.

"Dinlenmelisin"
"Senin yanında da dinlenebilirim ben"
Dedim gülerek, jimin bir anda dudaklarıma yapıştı.

O beni sert bir şekilde öperken karnımdaki yara yüzünden benim canım yanıyordu ama sesimi çıkartmadım.

Elini belime koyarak üstüme geldikçe ben geri gidiyordum. Sonunda sırtım arkamdaki koltukla buluşunca jimin benden ayrılıp kulağıma eğildi.
"Seni seviyorum"
Dedi bende güldüm.

"Bende seni seviyorum budala prens"
Jimin doğrularak benim de koltukta oturmama yardım etti.
"Budala prens yakında kral olacak"
Dedi acıyla gülümseyerek
"O kadar mı kötü baban ?"
Dedim

Evet anlamında kafasını salladı. Ayağa kalkıp ona sarıldım.
"Bana bak budala prens yanımda ağlarsan her gün seninle dalga geçerim"
Diyince jimin burnundan güldü.

"Artık git ve yat"
Dedi onu onayladım. Ondan ayrılarak dudağına kısa bir öpücük kondurdum. Yavaşça odadan çıktım elimi yarama atıp yürümeye başladım.

O güne dair hatırladığım tek şey gözlerimi açtığımda jimin'in atının bağırışıydı başka hiçbirşeyi hatırlamıyorum.

Kendi odama girerek yatağa uzandım. Yorganı kafama çekerek sırıtmaya başladım. Sanırım saraya geldiğimden beri yaşadığım en güzel an buydu.

Gözlerimi kapattım ama bir türlü uyuyamıyordum. Yataktan kalkarak balkona çıktım. Kar yağıyordu hava da çok soğuktu yüzüme vuran rüzgarla içim titredi.

Biri arkamdan bana sarılınca güldüm.
"Hava çok soğuk dışarıda ne işin var ?"
Dedi jimin
"Uyuyamadım"
Dedim kollarını belimden çekip elimi tuttu.

Beni peşinden çekerek yatağa yatırdı. Ona sımsıkı sarıldım.
"Aslında başta seni saraya getirmeden de koruyabilirdim ama seni takip ettim Chanyeol denen herife nasıl baktığını gördüm..."

"...ona daha fazla ona aşık olmana göz yumamazdım bu yüzden seni saraya getirdim. Belki onu unutarak bana aşık olursun diye"
Demesiyle gözlerine baktım o sadece tavana bakıyordu.

"Ve sana aşık oldum"
Dememle yüzüme baktı. Sanırım bağırıp çağırmamı bekliyordu ama iyi ki yapmış yoksa hâlâ sevgilisi olan bir çocuğun platoniği olarak yaşamaya devam edecektim.

Jimin şaşkınca bana bakarken dudağına küçük bir öpücük kondurup geri çekildim. O sırıtarak bana yaklaştı ve dudaklarımı sertçe öpmeye başladı.