Jungkook mas mavi okyanusu seyrediyordu. Ayağına vuran dalgalar onu serinletirken güneşin altında öylece bekliyordu.
Aylar geçmişti buraya geleli o uzun saçları daha çok uzamıştı. Odasına ilerledi. Hayallerinde ki gibi okyanus manzaralı bir evi vardı. Yatağına oturdu.
Bütün gücüyle ağlamaya başladı. Üzerindeki beyaz tişört ıslanırken bu onun hiç umurunda değildi. Tek başındaydı bu koca evde. Tek başına...
Güneş batarken hapishanede ki o meşhur dostu gelmişti. Beraber okyanusa karlı oturmuşlar sohbet ediyorlardı.
"nasıl gidiyor? Burada yaşamak cildine yaramış"
"kumarhaneyle alakası olan kişilerin listesini istemiştin."Cebinden çıkardığı kağıt parçasını jungkooka uzattı.
"jungkook, iyi olacak mısın?"
"o herif hayatta mı?"
"evet, bir şekilde pusudan kurtulmuş. Kara borsa silah çetesini bong-sik in ikizi mi yönetiyor? Her şey boka sardı. Adam oradan kurtulmak için polisleri öne sürmüş."
"adamın adı ne?"
"Han diyorlar ama bu takma ismi. Gerçek adı Lee jae-sin. Ama onun bile sahte isim olduğu söyleniyor..... Bir kere hedefini tanıyınca peşine düşüp nihayetinde canını alıyor."Jungkook evindeki perdeleri kapattığın da aynada bir yansıma gördü. Arkasını döndüğün de ise Han oradaydı.
Jungkook ter içinde rüyadan uyandı. Aylarca o kumsalda cam şişeleri nişan alıp vuruyordu. Uzak mesafelerde kendini geliştirdi.
Silahlar hakkında daha çok bilgi sahibi oldu. Asla isbaet kaçırmamaya başladı.
Jungkookun hapishane arkadaşı arabasına bindiğin de yardımcısı söze atladı.
"jungkooka beklediği arkadaşından bahsetmeniz gerekmez mi?"
"bizden onu araştırmamızı istemedi. Sormadığı şeyleri söylemeye gerek yok... Bazen kendine yalan söylemen gerekir. Yoksa acıya katlanamazsın."......
Jungkook bisiklet dükkanında tekerlekleri tamir ederken alnında ki teri sildi. Duvarında lisa, tae ve jiminle olduğu fotoğraf asılıydı. Kapı açıldığın da ise hoş bir çan sesi duyuldu.
Jungkook şaşkına bakarken lisa kapıya yaslanmış kocaman gülümsemesiyle ona bakıyordu.
"yaa bahsettiğin hayal bu mu?" ls
....
"madem bisiklet satacaktın bunu mahalledeki dükkanında yapabilirdin."
"evet ,öyle yapmalıydım."Lisa dükkanın içine girip biraz dolaştı. Tezgahın üzerine oturduğun da ise tek bir şey söyledi.
"seni özledim"
Jungkook gülümseyerek kafasını aşağıya eydi. Tekrar ona baktığın da ise orada kimse yoktu. Kafasını ellerinin arasına almış öylece oturuyordu.
....
Birkaç gün sonra sabah karşı silahını hazırlamaya başladı. Tek tek temizledi silahlarını. Siyah şapkasını ve ceketi giyip o evden ayrıldı.
"lisa, umarım bir gün bu mesajı görürsün, hala hayattaysan görürsün. Adam ondan kaçamayacağımızı söylemişti, hatırladın mı?
Haklıydı.
Burada olsam da,
başka yerde olsam da
o cehennemden asla kaçamam.
Geri dönüyorum.
Ucunda ölüm olsa da onunla tekrar yüzleşeceğim.
Artık kaçmayacağım.
Savaşacağım.
Olmam gereken yer orası."
"Son"Filmden kurgulanmıştır.
Umarım beğenmişsinizdir...Bu zamana kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Eğer beğendiyseniz daha çok kitleye ulaşabilmemiz adına arkadaşlarınıza hikayemizden bahsedebilirsiniz.. 😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Time To Hunt - Liskook
Action"명심해, 어디에 있든 벗어날 수 없어" "Aklınızda bulundurun, nerede olursanız olun kaçamazsınız."