Zümrüt gözler açıldığında bir anda yatakta hopladı. En son olan şeyleri düşününce sebepsizce etrafına baktı. Kendi yatağında olduğunu farkedince derin bir nefes verdi ve yataktan kalktı. Salonda büyük arı peluşa sarılarak uyuyan çocuğu görünce gülümsedi ve ellerini saçlarında gezdirdi.
Gözleri televizyona kaydığında eline kumandayı aldı ve sesini açtı."Bugün ünlü avm de dream adlı suçlu başkanın oğlunu rehin alarak bir kaç eşya çaldı. Ve dağın ucunda olması yetmezmiş gibi avm nin çatısından okyanusa atlayarak kurtuldu. İşte o görüntüler."
Görüntüleri izlerken ağzı açık kalmıştı. O çocuk başkanın oğlu muydu? '' Hay şansıma. Bu kadar da şanssız olamam ki.''
Hemen gelen helikopter e binen çocuğu izledi. Sonuçta başkanın oğluydu. Helikopter gelmesi normaldi. Belki ahmak başkan bütün paraları ceplemese helikopter alamazdı. Uyuyan çocuğun uyandığını görünce tekrar yanına gitti."Günaydın Tubbo." Çocuk gülümseyerek dream a sarıldı."Günaydın abi. Bu haberdekiler senmisin? Yaralandın mı? Dün geldiğin gibi uyudun ve biraz ıslaktın noldu?" Dream gülerek çocuğun saçlarını karıştırdı ve konuştu."Hey hey sakin ol tamam mı? Birşeyim yok sadece her zamanki gibi polisler sıkıntı çıkarıyor. Senden naber?" Çocuk eline peluş arıyı alıp sarıldı."Bana aldığın bu şey çok tatlı! Ama artık sanırım fazla büyüğüm 17 yaşında bir adam peluşla oynuyor... Biraz garip sadece."Dream gülerek peluşu eline aldı ve incelemeye başladı."Bunun yaşı falan yok tubbo. İstediğin zaman sana böyle şeyler getirebilirim."Kahve rengi saçlı çocuk başını tamam anlamında salladı ve kapı açıldığında ikiside o yana dönmüştü.
"Günaydın Philza" Adam esneyip cevap verdi."Günaydın dream. Günaydın tubbo. Kahvaltıya ne istersin?" Çocuk biraz düşünüp cevapladı."Yumurta dışında herşey olur!" Philza gülümseyip yan odadaki mutfağa geçti. "Tubbo. Gidip skeppy ile sapnap ı uyandırmaya ne dersin? Bende kahvaltı için Phil e yardım edeyim." Tubbo ayağa kalkıp gülümsedi ve kolidora doğru koştu.Mutfağa girdiğinde philza onu bekliyormuş gibi sırtını tezgaha dayamıştı."Şimdi de bana hesap sorma sıran. Değil mi?" Dream alayla cevap verdiğinde adam iç çekti ve arkasını dönüp salamları dilimlemeye başladı."Artık her gittiğin yerde olay çıkıyor. Polisler artık bu bölgelerde. Ne yapmaya çalışıyorsun? Yakalanmak falan mı istiyorsun?" Dream ekmekleri çıkarırken konuştu."Sadece bir kaç şey alıcaktım. Ve avm ye girdim ama polislerin gözüne fazla batmışım." Philza kestiği salamları tavaya attı."Tamam herşeyi geçtim ama başkanın oğlunu rehin almayı nasıl başardın?"
Dream içinden bir kere daha şansına lanet etti."Ama o diğerleri gibi değildi. Diğerleri dediğim bizi savunan ya da savunmayanlarda. Herkesten farklıydı. Başkanın oğlu olmasına rağmen beni oradan kurtardı... Kendini siper etti ve beni kurtardı."Philza dolaptan domatesleri çıkarıp konuştu."Dream şuan sana ihtiyacımız var. Hafta sonu gidip büyük bir bankayı soyucaz. Ama orda ne kadar kalırsınız emin değilim."Ne? Bu kadar az kişiyle büyük bir banka soyucaz ve uzun süre oradan çıkmıycakmıyız?"
Philza tavadakileri tabaklar boşaltırken ona cevap verdi."Merak etme az kişi olduğumuzu kim söyledi? Technoblade in çetesi bize yardım edicek." Dream gözlerini o kadar çok açmıştı ki yerinden çıkacak gibiydi."NE? Phil sen ciddi misin? O adamın bana neler yaptığını biliyorsun. Onla asla ortak olmam. Philza tam da beklediği cevabı almıştı."Merak etme onlar çoktan kabul etti yarın sabah planı konuşup harekete geçeceğiz." Dream kapıya doğru koşup konuştu."Ben gidiyorum dışarıda yemek yiycem."Philza arkasından bağırdı."Acaba bu sefer başkanın oğluyla nasıl haberlere çıkıcaksınız?" Dream sinirli şekilde bağırırken philza onu sinir ettiği için gülüyordu. Kendisine çok saygı duyduğu için bir şeyde diyemiyordu."KES SESİNİ-AAGH YETER YA HERYER DE BİŞEY VAR MAYIN TARLASI SANKİ" Dream bağırdıktan sonra kapıyı çekmişti ama arkasından hepsinin gülme krizine girdiğine emindi.
Yanında fazla para yoktu ama yeteceğini düşündü. Yolda sinirle yürürken dünkü oğlanı görmüştü. Hemen bir duvarın arkasından onları izlemeye başladı. Yanında biri vardı ama arkası dönük olduğu için göremiyordu. Sonra arkası dönük açık kahverengi saçlı oğlanın gözlüklerini ve yeşil gözlerini gördüğünde bir anda istemeden bağırdı."DARRLY" Ama bağırdığı gibi herkesin ona bakmasıyla içinden değil bağırarak konuştuğunu farketti ve yerini değiştirerek duvara sırtını yasladı. İki oğlan birbirine el sallayarak uzaklaşıyorlardı.
Dream başkanın oğlunun peşinden gitmeye başladı. Darrly e görünmemek için onun uzaklaşmasını bekledi. Sonra ise diğer oğlanın peşine düştü. Anlamadığı bir şekilde çocuk çok dar sokaklardan geçiyordu. Köşeden döndüğünde çocuk bir anda karşısına çıktı. Amacı dream ı korkutmaktı ama başarılı olamamıştı.
"Beni neden takip ediyorsun?" Dream ne diyeceğini düşünürken çocuk tekrar konuştu."Beni takip ettiğini farketmeyecek kadar aptal değilim." Dream sırıtarak çocuğu duvarla arasına aldı."Seni küçümsedim sanırım?" Alaycı sesle konuştuğunda çocuğun ona kızararak baktığını görmüştü."B-benim kim olduğumu biliyorsun değilmi? Bu kadar yakın olmamalıyız." Dream gülerek cevapladı."Senin başkanın oğlu olduğunu biliyorum. Ve bu yüzden tabiki de magazincilerin erkek arkadaşın olduğumu sanıp dedikodu çıkarmalarını istemeyiz." Çocuk bu sözlerden sonra biraz daha kızararak onu itti."O-o anlamda söylemedim. Yakalanma ı istemediğim için dedim."
"Dalga geçiyorum sakin ol bu kadar kızarıcağını bilmiyordum. Neyse sadece teşekkür etmek istemiştim. Önüme geçip beni korudun. Buna ihtiyacım yoktu ama teşekkürler." Karşısındaki çocuk gülümsediğinde tatlı olduğunu kabullenmişti."Sorun değil. Bende babamdan nefret ediyorum. Benle ilgilenmiyor ve neler yaptığını biliyorum. Her neyse adımızdan hiç bahsetmedi ben George."
"Beni biliyorsun zaten ama clay gerçek adım. İstediğin gibi seslenebilirsin. Daha çok dream derler."
"Sanırım clay diycem. Bu arada kahvaltı ettin mi?" Dream kafasını hayır anlamında salladı. "Bende etmedim. Beraber bir şeyler yesek sorun olurmu?" Dream biraz durdu ve konuştu."Sanırım bu saatlerde sorun olmaz ama gideceğimiz yere bağlı." George biraz düşündükten sonra Dream ın kolunu tuttu ve onu dar sokaktan çıkardı."Benim bildiğim bir yer var ve orada fazla polis olduğunu düşünmüyorum."ikiside fazla uzak olmayan balıkçıya Gittiler. Dream kahvaltıda balık yemenin garip olduğunu düşündü."Kahvaltıda balık mı yiyeceğiz?" George siparişi verdikten sonra ona döndü."Güven bana bu balığın üstüne kaşar bile atılıyor tadı mükemmel. Bende ilk kez kahvaltı da yiyeceğim."Bir masa seçip oturduklarında George konu açmak için konuşmuştu."Maskeni çıkarmadan nasıl yiyeceksin?" Dream maskeyi ağzı görünecek şekilde yukarı kaldırdı."Böyle" George somurtup konuşmaya devam etti."Yüzünü göstermemek için herşeyi yapıyorsun." Dream sırıttığında George hala somurtuyordu.
"Bundan sonra her gün burdayım." George Dream ın bu kadar beğeneceğini tahmin etmemişti."Belki bir daha geliriz." Dream bir daha olabileceğini sanmıyordu ama genede gülümsedi."Umarı-" Sözünü bitiremeden telefonu çalmıştı. "Noldu?" Arayan kişi philzaydı. Dream biraz şaşırmışdı gerekmedikçe onu aramazdı."Hani şu başkanın oğlu varya. Ona ihtiyacımız var." Dream bunu beklemiyordu. Neden George a ihtiyaçları vardı ki?
"İyi de neden?" Philza hafif bir iç çekti. "Sadece ona ihtiyacımız var. Hesaba katmadığımız bir şey oldu. Gelince planı da anlatıcaz." Dream George a baktı ve ona sormadan cevapladı."Bekşe geliyoruz." George Dream a meraklı gözlerle bakıyordu."Nasıl yani o senin yanı-" Dream yüzüne kapatınca George a döndü."George gidiyoruz." Çocuğun bileğinden tutup kendi mekanına sürüklemeye başladığında George durmak istemişti. Ama kendini sadece ona bırakmıştı. Nedensizce ona güveniyordu.
Durduklarında George soluklanarak konuştu."Clay. Neden buraya geldik?" Dream sırıtarak konuştu ve onu evin içine çekti."Seni tekrar rehin alıyorum." George şaşkınlıkla bağırdı."DUR. Ne?"
AMK BİŞE OLDU SON KISIMLARI KAYDETMEMİŞ TEKRAR YAZDIM. Hatta yayınlayıp kaldırdım fln yani bu salak nie kitabı yayımlayıp kaldırıo demeyin sşdndşdndşdkdpsn
Sizce George a nie ihtiyaçları var?
Nese ben gidiom belki diğer kitaba bonus yazarım ya da uyurum iyi geceler bb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wanted...
Ficção AdolescenteKaçak olarak yaşamak alışıldık bir şeydi onun için. Polislerden kaçarken de onları tekrar ekeceğinden emindi.