->Caravan

993 83 245
                                    

"NİKİ. KARAVANI BOŞVER VE HEMEN KOŞ." Kız aceleyle beraber elinin titremesiyle son birkaç eşya almaya çalışıyordu. "WILBUR. HEMEN GIT VE BENİMLE KÖPRÜDE BULUŞ. SÖZ VERİYORUM YETİŞİCEM." Çocuk bir küfür savurduktan sonra bağırarak uzaklaştı. "SAKIN YAKALANAYIM DEME."

Son hızla ormanın içine koştu. Polislerin sesi daha da gür gelmeye başlamıştı. Içinden düşünürken nereye koştuğunu bile bilmiyordu. 'Ben bir aptalım. FBI ın neden bankaya hiç hamle yapmadığını şimdi anladım. İçerideki ajan bizimkilerle uğraşırken onlar da bizi arıyordu. Bizi nasıl buldular?'

Ağaçlara attığı küçük boya izlerini umursamadan ileride gördüğü ahıra doğru son hız koştu. Arkasında bıraktığı niki yi düşünmemeye çalışıyordu. 'O zeki bir kız başının çaresine bakacaktır. Eminim bıraktığım izleri farkeder.' Ahıra girdiğinde samanların arkasına oturup soluklanmaya başladı. Çok fazla büyük değildi. Sadece etrafta hayvanlar için su ve bir sürü saman ile doluydu. Bir süre gözlerini dinlendirdi.

Gözlerini açmasıyla kafasının tam önündeki tüfekle duran bir kadını görmesi bir oldu. "Ahırımda ne arıyorsun?" Wilbur cevap vermek için ağzını araladığında kadın tüfeği yerde oturan çocuğun alnına dayadı. "Dur bi saniye. Kim olduğunu ve neden burada olduğunu biliyorum. Sizi bulana 5 bin dolar ödülü varmış." Wilbur ne ara bu kadar köşeye sıkıştıklarını anlamamıştı. Onları bulana ödül bile konulmuştu.

Kadın arkasındaki adama dönmeden ona hitaben konuştu. "Sam. Diğer kız da buralarda olmalı. 10 bin dolar istiyorsan onu da bul." Wilbur diğer adam ahırdan çıkınca kadına bakarak konuştu. "Bak. Beni ve hala bulamadığınız kızı boşverip ödül parasının 2 katını kazanmaya ne dersin?" Kadın elini biraz gevşetti. "Yemezler. Seni polislere vericem ve-

Kadın bir anda yere düştüğünde Wilbur un gözleri fal taşı gibi açılmıştı. "N-niki? Ağaçlardaki izleri takip ettim değil mi?" Kız elindeki kanlı taşı yere atıp hemen kadının elindeki tüfeği aldı ve elini wilbur a uzattı. "Evet. Buradan hemen çıkalım."

Ahırın girişine geldiklerinde wilbur diğer adamın hala burada olduğunu unuttuğunu farketti ve niki yi tutup kendine çevirdi. Kız arkasını dönmesiyle wilbur un arkasındaki silüeti gördü. Napacağını şaşırarak wilbur u yana itti ve elindeki tüfeği ateşledi.

Niki gözleri dolduğunda kendini yere bıraktı. Wilbur ise adamın yanına gidip nabzına bakmak için elini uzattı. Omzundaki tüfek yarasına bakmamaya çalıştı. Niki titrek sesiyle zar zor konuştu. "Ö-öldü mü?" Wilbur kafasını evet anlamında salladığında kız ağlamaya başlamıştı.

Çocuk hemen niki nin yanına gitti ve ona sarıldı. "A-az önce ilk kez tamamen masum birini öl-öldürdüm." Niki wilbur a sıkıca sarılırken sesi titriyordu. "Evet. Öldürdün. Ama başka seçeneğin yoktu. Eğer bunu yapmasaydın şuan burada olmayabilirdim. Teşekkür ederim." Kız kafasını sallayıp gülümsemeye çalıştı. "Gitmemiz gerek. Polisler yakındadır." Wilbur kızı ayağa kaldırdı ve elindeki tüfeği aldı.

Köprüye geldiklerinde bir adam arabaya yaslanmış öylece duruyordu. Adam onları farkettiğinde yaslandığın yerden doğrulup yürüdü. "Ranboo! Kıçımızı hep kurtarıyorsun dostum." İkili tam sarılacakken niki aralarına girdi. "Sonra öpüşür koklaşırız. Polislerin seslerini duyabiliyorum." Ranboo sürücü koltuğuna wilbur onun yanına niki de arkaya oturmuştu.

Tubbo yukarı çıktığında herkes farklı bir şeyle ilgileniyordu. Technoblade ile Karl 2.katta philza arabadaki eşyaları kontrol ediyordu. Diğerleri de rehinelerle ilgileniyorlardı.

"Techno- ARKANA BAK!" Techno arkasını döndüğü gibi quakity üstüne yığıldı. "Ö-özür dilerim. Neden n-neden yaptım ki bunu." Techno üstündeki çocuğun ellerinin kanla kaplı olduğunu farkettiğinde eline alarak incelemeye başladı. Söylediği şeylerden hiç bir şey anlamamıştı. "Quakity! Nasıl kaçtın? Bunları o göt herif mi yaptı?" Çocuk sadece ağlıyordu. Hıçkırarak hemde.

Wanted...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin