SEVGİ ÖLÇEĞİ 11

8 1 0
                                    

   'En çok zorlandığınız şey nedir?' diye sorsalar Savaş'ı sevmek derdim. Hiç şüphesiz... Bazen kızıyordum kendime, gidecek ve beni unutacak diyorum ama mümkün olmadığının farkındayım. Belki farkında değildi ama beni çok üzüyordu. Buğra benim dökülen parçalarımı yapıştırıyordu. İyi ki vardı. Doğum günüydü...

   "Buğra?" diye sordum.

    "Efendim Arzu?" dediğinde kutlamaktan vazgeçtim. "Yok bir şey birazdan söyleyeceğim." 1 ay geçmişti aradan. Benim evimde idiler. Savaş Leyla'ya karşı ilgisini yitirmemişti. Bu beni üzüyordu. Evlenmek istedi tekrar ama reddettim annem düğün günü olanlar için Savaş'a çok kızgındı. 

   "Yardım edeyim," diye bir ses duydum arkamdan. Baktığımda Leyla'yı gördüm karşımda. "Savaş nereye diye sordu da o yüzden söyledim." 

  Neden çağırmıştım onu evime? Buğra'nın doğum gününü yalnızda kutlayabilir idim. Leyla gerçekten iyi biriydi ama Savaş değildi. Ona ilgisi vardı.  O bile farkında değildi belki ama öyleydi. Sevgiliyiz şuan bazen Buğra'nın yanına gidince 'Senin sevgilin benim onun yanında ne işin var?' diye kızıyor bana ama ben ona bir şey deyince hemen bir şey yapıyor ve beni yumuşatıyordu.

   "Kızlar?" diyen Buğra'nın sesiyle kendime geldim. "Çok acıktım bir şeyler hazırlasanıza." dediğinde koluna vurup güldüm. "Daha yeni yedin hayvan ne çabuk acıktın?" Leyla gözlerini  kısmış bizi izliyordu. Savaş da salonda tek kalınca yanımıza geldi.

   "Kutlamak zorunda mıydık? 2 hediye versek yetmez miydi?" dediğinde gözlerimi kocaman açarak ona baktım. "Sus Savaş ayıp!" diyen Leyla'ya güldüğünde konuşmaktan vazgeçtim.

   Buğra ise sessizce onları izlerken bana döndü. "Ne yapıyorsun?" diye sorunca kıskançlıktan parmağımı kestim. Savaş'ı kıskanıyordum Leyla Buğra'yı seviyordu belliydi ama Savaş'ta Leyla'dan hoşlanıyordu muhtemelen.

   Elimin kanadığının farkında değildim. Kesmiştim parmağımı. "Ah!" diye inlediğimde Savaş gözlerini Leyla'dan çekip bana çevirdi. 

   "Arzu? İyi misin canım?" dedi Leyla. Beni seviyordu ama Buğra'nın beni sevdiğini sanıyordu hatta bir keresinde 'Buğra'yı seviyor musun Arzu?' diye sormuştu bende hayır cevabını verince rahatlamıştı.

   "Kanıyor ama acımıyor." dediğimde Savaş kahkaha attı eğleniyor gibiydi. Buğra sinirle ona dönünce cevap verdi. "Kıskançlıktan başın dönmüştür." 

   Gerçekten mi? Hala gülüyordu bir de bende sinirle bağırdım. "Buğra! Benim odama çıkarır mısın? İlk yardım malzemeleri vardı." Savaş'ın yüzündeki gülümseme soldu birden. "Ben götürürüm Arzu" dedi Savaş. "İstemiyorum. Buğra odama çıkalım." dediğimde sinirden kasılmış çenesi ve sıktığı yumruğu beni rahatlatıyordu.

***

   "Hala mutfaktalar. Bir kez bile gelip nasıl oldun diye sormadı." dedim ağlamaktan kızaran ve şişen gözlerimi umursamadan. "Boş ver. Dinlen biraz kendini iyi hissedince gelirsin aşağı." deyip çıkacakken kolunu tuttum. 

  Neden yapmıştım bunu? Sanırım ne diyeceğimi düşünmem gerekiyordu. "Gitme. Yanımda kal. Sana ihtiyacım var Buğra." dedim ağlayarak. Hemen yara bandı olan elimi tutup "Tamam buradayım dinlen biraz olur mu?" diye sordu gülümseyerek. Bende gülümseyerek kafamı salladım.

***

   Kaç saat geçmişti bilmiyordum. Uyandığımda yatağımın köşesinde bir elinde elim diğer elinde telefon olan Buğra'yı gördüm. "Saat kaç?" diye sorduğumda uyandığımı anladı. "8'e geliyor." 2 saat uyumuş muydum yani?  

   "Çok güzel uyumuşum. Parmağımın acısını bile unuttum." diyerek gülmeye çalıştım. "Aşağı inmek ister misin. Gerçekten acıktım." dediğinde sorusunu umursamayarak ekledim. "Savaş hiç odaya gelip kavga etti mi?" diye sorduğumda yüzü asıldı. 

   "Hayır, aşağıdalar." dedi acıyla gülümseyerek. "Peki, hadi inelim." diye yanıtladım bende gülümseyerek. Acı çekmiyordum artık. Nedense kendimi ona ait hissetmiyordum da.

   Yavaşça merdivenlerden inerek Buğra ile beraber ikili koltuğa oturduk. 

   "Hadi ama niye bu kadar sıkıcısınız? Kalkın da kutlayalım şu doğum gününü." diye söylendi Leyla. "Bence de kurt gibi acım kurabiye falan yapmıştın yiyelim biraz. Pastam da mükemmel duruyor." dediğinde Buğra'ya dönüp kahkaha attım. Savaş üçlü koltukta yalnız oturuyordu ve bana göz ucuyla bile bakmamıştı.

   "Hadi Savaş somurtma artık geldi işte sevgilin." dediği anda Savaş Leyla'ya dönüp "Haklısın. Onun için üzülmeye değmez." dedi ve mutfağa doğru ilerledi.

   Gözlerim dolmuştu ve birkaç damla yaş akmasına engel olamıyordum. "Boş ver." diyen Buğra'ya döndüm gülümsüyordu. Gerçekten de söylediğim gibiydi. Hiç mutlu olamıyordu. Bende gülümsemesine karşılık verdim.

   Mutfağa gittiğimde Savaş kolumu tutarak ona dönmemi sağladı. "Ne yapıyorsun bırak kolumu! Canım acıyor." dedim sonra yalandan bir kahkaha atarak cevapladı. "Ne yaptınız odada?" 

   Ciddi misin? "Ne saçmalıyorsun Savaş ben uyudum o da bekledi." Sinirle kolumu bıraktı. İnanmamıştı ama inanmak istiyordu.

***

   Doğum günü bitince herkes evden dağıldı. Gece kötü rüyalar görünce hemen Buğra'yı aradım. "Alo?" dedim titreyen sesimle. "Alo? Arzu bir şey mi oldu?" diye cevap verdi uykulu sesiyle. "Buğra. Ben çok korkuyorum şey... Yanıma gelir misin?" dediğimde kendime inanamamıştım. Saat gecenin 2 buçuğu falandı. "Tabi ki gelirim." dedi güven veren bir ses tonuyla.

   Uyandığımda bana bakan boş gözlerle karşılaştım. "Günaydın." diye fısıldadım. Aynı yataktaydık. Bir an gece bir şey mi oldu diye geçirdim içimden ama olmamıştı. "Günaydın prenses." dedi sevinçle. "Seni ilk defa bu kadar mutlu görüyorum." diye sessizce konuştum. "Beni mutlu ettin. Gece bana ihtiyaç duydun. Ve yanına çağırdın bana güvendin..." dedi.

SEVGİ ÖLÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin