Gökhan
Bazen boşluğa uzun uzun baktıran yorgunluğun yükünü taşıyamadığında, bundan sonra 'ben yokum' diyebilmek ve gerçekten de her şeyden soyutlanmak isterdi insan.
İpleri elinden alınmış bir kukla gibi izliyordum kayıp giden hayatımı. Ayaz ise iplerimi elime almaya çalışan bir kuklacıydı.
"Yorgun görünüyorsun," diyerek söze başladı. "Sarılırsam geçer belki?"
Yüzünde tebessüm ile tedirginlik arasında bir duygu değişimi oldu. Cevap vermeden kolumu beline atıp kafasını omuzuma yasladım. Elleri sırtımı kavrayınca öyle bir sarılmıştı ki, nasıl Ayaz'ı bu şehirde bırakıp da giderdim, sorusu takılıyordu aklımın ucuna.
"Sevecek misin beni?" diyerek fısıldadığında kulağının arkasına dudaklarımı bastırıp saçlarını kokladım.
"Seviyorum seni."
Kafasını kaldırıp gülümsediğinde gözlerimin içine bakıyordu. Elleri yukarı tırmanıp iki yanağımı tuttuğunda hiç beklemeden dudaklarımı dudaklarımla kapadı. İlk birkaç saniye hareketsizce bekleyen dudaklar, Ayaz'ın üst dudağımı emerek yavaşça hareketlenmeye başladı.
Karşılıksız devam etti bu yavaş öpücük, daha sonra dilini dudaklarımın üstüne gezdirdiğinde yavaşça ağzımı araladım. Dili önce damağımı alt üst etmeye başladığında, dayanamayarak bende dilimle karşıladım yumuşak öpücüklerini. Buraya gideceğimi söylemek için gelmiştim, bir nevi vedaydı ama iplerim benim elimde olmadığından yine akışına bırakmıştım her şeyi.
Başını yana eğerek dudaklarımı bu sefer daha büyük bir iştahla yiyecek gibi öpüyordu. Salyalarımız dudaklarımıza bulaşana kadar, çenemize akana kadar devam ettirdi öpücüğünü.
Elleri yanağımdan ayrıldığında defalarca tuttuğu bileğimi tekrar kavradı. Kendisi geri geri adımlarken beraberinde beni de çekiştirdiği için üzerine yürüyordum. Birkaç adımdan sonra arkasındaki yatağa bir ayağı çarparak oturdu ve beni de kendine çekti.
"Ayaz," dedim gırtlağımdan gelen hırıltılı bir nefes ile. Adım gibi emindim, pişman olacaktı. "Dur."
"Durma." en az benim kadar tahrik olmuş sesiyle oturur pozisyondan kalkarak kucağıma çıktı. Bacaklarını iki yanıma koyarken dizlerinin üstünde duruyordu ve kollarını da omuzumun üstünden dolayarak yavaşça bacaklarımın üstüne oturdu.
İnlememek için dudaklarımı birbirine bastırırken nefesim düzensizleşiyor, kesik kesik almaya ve kendimi kaybetmemeye çalışıyordum. Anlatmalıydım, bu şehirden gideceğimi söylemem gerekliydi. Veda etmem gereken yerde bunu ona yapamazdım.
"Gidiyorum ben Ayaz," kafasını boynuma koyduğunda, yumuşak dil darbeleri ve arasıra ısırıklarıyla inleyerek omuzundan tuttum ve onu geri çektim. "Duydun mu beni?"
"Gidersin." diyerek aynı şekilde omuzlarını tuttuğum ellerimi tutarak beline yerleştirdi. Şu an aklı başka yerlere kaymıştı. Sanki ibne diye dalga geçmemiş, alay etmemiş gibi açık ve netti istediği.
Boynumdaki sızıyla inleyerek belindeki ellerimi sıktım refleksle. Dizlerime doğru sürtünmeye başlamasıyla kabaran aletimin üstüne oturdu birden. Kendimi tutamadan belindeki ellerimi aşağı indirip kalçasını avuçlayarak sıktım.
Hırıltıyla karışık kalçasını havaya kaldırdığında artık benim için de çok geçti. Baldırlarını sıkıca tutarak kucağımdan indirmeden oturduğum yerde hafif yan dönerek Ayaz'ı sırt üstü yatağa yatırdım.
Karanlık odada olsak bile pencereden sızan dolunay ışığı ile oda neredeyse aydınlıktı. Gördüğüm görüntüyle birlikte, kızarmış bir yüz ve dağılmış saç ile nefes nefese kalan Ayaz'ın bacaklarının arasına yerleştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
allegation • texting | gay
Teen Fiction[tamamlandı] • Gökhan; İddiayı kaybettin Ayaz Gökhan; Şimdi de ödülümü istiyorum Gökhan; O götünü becereceğim Gökhan; Ve ben, Gökhan; İstediğimi alırım :) (Görüldü) • 161120 🌈