2.2

9K 637 196
                                    

Gözlerimi araladığımda bedenimdeki uyuşmuşluk hissiyle beraberinde kaslarımın ağrısıyla uyandım.

Kafamı kaldırıp gözlerimi ovuşturduğumda dün gecenin anıları bir bir hafızama kazındı. Yattığım yerde oturur pozisyona geldiğimde sırtımı soğuk duvara yasladım hemen. Dün nasıl oldu da Gökhan'ın evine gelmeyi kabul etmiştim böyle.

Uyku sersemiyle etrafa bakındığımda ise Gökhan'ın cam pervazda oturmuş sabah sabah sigara içiyorken gördüm. Beni bu hallere soktuğu yetmezmiş gibi bir de sanki burada yokmuşum gibi sigara içiyordu. Ses çıkarmadan ayaklarımı zemine uzattığımda yanımdaki komodinin üstünde duran telefonu fark ettim. Göthan'ın telefonu.

Sessizce elimi uzatıp telefonu aldığımda ekranda sadece şifreyi açmamı bekleyen rakamlar vardı. Bir anlık, ama sadece bir anlık telefonu yere fırlatıp parçalama isteğim, Göthan'ın fotoğrafları başka yere de yedeklemiş olduğu fikriyle sönmüştü.

"Fotoğrafını çekmediğimi söyledim."

Odada birden duyduğum sesiyle irkilerek telefon elimden kaydı. Tutma çabalarım sonuçsuz kaldığında zemine düşen telefonla birlikte Gökhan da sigarasını camdan aşağı atıp yanıma adımladı.

"Yalnız o telefonu götünü satsan alamazsın. Dikkat et bebek." diyerek ayak ucuma düşmüş telefonu eğilerek aldı ve yanıma oturdu. Şimdi gözleri çıplak göğsümdeydi.

"Sana inanmamı mı bekliyorsun?" dedim kendimi biraz geri çekerek. Pikeyi göğsüme çekip üstümü kapatmak istemiştim ama öyle de seviştikten sonra bir yerlerini kapatma çabalarına giren kadınlara benzetmiştim kendimi.

"Al kendin bak." diyerek telefonundan bir yerlere girip sonrada bana uzattığında tereddütle bir telefona bir de Gökhan'ın yüzüne baktım. Gayet ciddiydi. "Bakmayacaksan oyalama, okul var daha duş alacağım." elini geri çektiğinde telefona atıldım ve önümdeki duran fotoğrafları tek tek incelemeye başladım.

Yanımdan kalkıp odadan çıktığında daha rahat bir şekilde telefonunu kurcalamaya başladım. Galerisinde sadece saçma içki şişeleri ve elinde sigarayla çektiği klasik keko pozları vardı. Bir de tanımadığım sarışın bir kızla çektiği selfieden başka bir şey görememiştim. Yanak yanağa ikisininde samimi bir şekilde verdiği pozu gördüğümde aklıma direkt sevgilisi olabileceği düşmüştü.

Çöp kutusuna bile baktım, çekmediğini söylerken gerçekten doğruyu söylemişti. Ya da başka bir telefona yedekleyip tekrar beni köşeye sıkıştırmak için anını bekliyordu.

"Hâlâ mı bakıyorsun, yok dedik oğlum işte. Hem zaten benim gördüğümü başkalarının görmesini istemem."

Göthan, odaya belinden düşmek üzere olan havlu ve ensesine astığı bir diğer havluyla girerken yanaklarımın kızardığını hissediyordum. Piç, bir de sırıtıp alay ediyordu benimle.

Dolaptan bir boxer çıkartıp havluyu belinden çekiceği sırada kafamı diğer tarafa çevirdim. Kıkırdayışlarını duysamda gözümü duvardan ayırmıyordum.

"Dün yaşadıklarımızı eğer okuldan birine anlatırsan herkese gay olduğunu yayarım." dedim sinirle. Bakışlarım Göthan hariç her yerdeydi şu an. Gözüme de yerde duran gömleğim iliştiğinde, yataktan kalkıp tersini düzüne çevridim ve üstümdeki Gökhan'ın tişörtünü çıkarttım. Kokusu tenime sinmişti resmen.

"Ne dememi bekliyorsun? Ya biliyor musunuz ben okulun basketbol takımından Ayaz'la dün gece sarmaş dolaş uyuduk dememi mi bekliyorsun?" 

Gömleğimi iliklediğimde kaşlarımı çatarak göz ucuyla Gökhan'a baktım, giyinmişti ve kollarını önünde çarprazlamış bana bakıyordu.

"Ya bi siktir git amına koyayım ya. Hâlâ dalga geçiyorsun..." diyerek mırıldandığımda hâlâ altımda Göthan'ın eşofmanıyla durduğumu fark ettim. "Çık dışarı da pantalonumu giyeyim."

Ters bir bakış atıp çıkmasını beklerken o kollarını aşağı sarkıtmış ve üstüme doğru adımlamaya başladı.

"Hazır giyinmeden, dün geceki yarım kalmış işi bitirebiliriz?" dedi omuzlarımdan tutup yatağa otuttururken. Anında tekrar ayağa kalkmak için çırpınmaya başladığımda omuzlarımı daha sıkı tutmuştu.

"İbnesin Gökhan, hem orospu çocuğusun hem de ibnenin en önde gidenisin!" diye sinirle bağırdığımda sadece bir anlık afallayarak baktı fakat ardından sırtım yatağa göçtüğünde inleyerek yüzümü buruşturdum.

Kasıklarımın üstüne oturduğunda, ellerimi yine dünkü gibi bileklerimden kavrayarak başımın üstünde sabitledi ve bir diğer eliyle de çenemi kavradı. Canımın acısından gözlerimi kapattım refleksle.

"Bana bak," dedi nefesini dudaklarıma üflerken. Bir yandan nasıl bu kadar sakin ve nasıl bu kadar tehditkâr bir şekilde konuşuyordu anlamıyordum.

Çenemdeki baskı arttığında sıkı sıkıya kapattığım gözlerimi araladım. Koyu kahve gözleri ve neredeyse siyah sanacağım kadar büyümüş gözbebekleri titreyerek bana bakıyordu.

"Ben ibne falan değilim," dedi yine aynı sakinlikle nefesi dudaklarımı yalarken. "Eşcinselim ben, gayim," yutkundu ve derin bir nefes verdi, "Ama ibne değilim."

Çenemdeki baskı ve bileklerimdeki ağrı azaldığında alnını alnıma dayayarak bir elini saçlarıma atıp okşamaya başladı. Gözlerimi kırpıştırıp üstümde oturan ve gözlerini bana dikmiş olan çocuğa baktım.

Aslında ibne kelimesini bende kullanmazdım ancak bir anlık sinirle ağzımdan kaçmıştı. ayrıca ona o anlamıyla söylememiştim bile.

Gözlerinde bariz bir şekilde belli olan kırgınlığını görmüştüm onda. Yavaşça üstümdeki ağırlığı da hafiflediğinde  yataktan kalkıp yüzüme ikinci kere bile bakmadan odadan çıkıp gitmişi.

-----

allegation • texting | gayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin