Dizi: Teen Wolf
Kelime Sayısı: 827
***
Theo Raeken, yani eski sevgilin. Kötü bir insan olarak bilinirken ona karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştın. Klasik bad boya duyulan ilgi de değildi bu. Onda farklı bir şeyler olduğunu en başından beri biliyordun. Ayrıca kim onun kötü göründüğünü söylebilir ki? Kaslı vücudunun yanı sıra çok da tatlı bir gülümsemesi vardı.
Bazen onu gördüğünde gülümserdin hatta ilerleyen zamanlarda abin onunla aynı takımda olup yakın iki arkadaş olmuşlardı. Bu sayede onunla konuşmaya başlamıştın. Sana kendini açabiliyordu. İlk başta tehlikeli bir durum olduğunu düşünüp senden uzaklaşmak istemişti. Birine bu kadar kolay bir şeyler anlatabilip güvenmek alıştığı bir şey değildi.
Uzak durmak için biraz daha çabaladı ama başaramadı. Seni her gördüğünde heycanlanmaya başladı. Kendini bir süre zorladı ama ona gidip senden bir anda uzaklaştığı için kızmaya başladığında seni bir anda kendine çekip sarılmıştı. Ona iyi geldiğin bariz bir şekilde anlaşılırken uzak durmak saçmalıktan başka bir şey olmadığını anlamıştı.
Senin tehlike olmadığını anlamıştı. Bunu hem beyniyle idrak etmiş hem de kalbiyle hissetmişti. İlişkinizin ilk 1 ayı abinden sakladınız. Bazen lakros antrenmanları olduğunda gidip onları izlemeyi çok severdin.
Fakat bir gün kavga etmeye başlamıştınız ve ikiniz de ani bir sinirle ayrıldınız. Kavga etme sebebiniz izlediğiniz dizide fikir ayrılığına düşmüş olmanızdı. Elbette saçma bir sebepti ama ikinizin de inatlaşmaya başlaması bu işi büyütmüştü.
Ayrılığınızın üzerinden 2 hafta geçmişti. Artık size gelmek yerine abin onlara gidiyordu ama bugün bu durum son bulmuştu. Islak saçlarını aynada bakıp tararken bir yandan şarkı söylüyordun. Kapıyı kapatma gereği duymamıştın. Theo size geldiğinde lavabonun önünden geçerken onu aynadan görmüştün. Seni fark ettiğinde beraber duraksamıştınız. Daha fazla orada dikelmeyip salona geçtiğinde saçlarını bir kez daha düzeltip banyodan çıktın. Abinle birlikte koltukta oturmuş oyun oynuyorlardı.
Y/N: Ben çıkıyorum.
Theo: Senin gitmene gerek yok ben giderim.
Y/N: Yok benim zaten buluşmam vardı.
Theo biriyle buluşacağını duyduğunda bir anda sinirlenmişti. Bunu belli etmemeye çalışsa da pek başarılı olamamıştı.
Theo: İyi git sen buluşmana.
Bunu derken sesi sert çıkmıştı. Alt dudağını dişlerken ekrana geri dönmüştü. Seni kıskanması hoşuna gittiği için yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Daha bir şey demeden evden çıktın ve tek başına parka gittin. Kulaklıklarını takıp telefonunla oynamaya başladın.
O sırada parkta yürüyüş yapan sınıf arkadaşını görmüştün. Yanına oturup sohbet etmeye başladığınız sırada Theo evden markete gitmek için çıkmıştı. Park tam marketin karşısındaydı etrafa bakarken seni ve onu görünce markete gitmekten vazgeçmişti. Sizin yanınıza yaklaşıp banktaki az bir kalan boşlukta arkadaşını ittirip oturmuştu. Ortanıza geçtiğinde sinirlenip ona baktın. Aynı zamanda çok da şaşkındın.
Theo: Merhaba, sen kimsin?
Jack: Ben Jack sen kimsin asıl?
Theo: Ben Theo ve tanıştığıma memnun olmadım şimdi buradan gitsen iyi olur.
Jack: Sana ne oluyor?
Y/N: Evet sana ne oluyor?
Theo seni umursamadan Jack'i yakasından tutup ayağa kaldırdı. Şaşkınlığın iyice artarken Theo'nun kolunu tuttun.
Y/N: Napıyorsun? Dur!
Theo onu yere fırlattığında Jack hemen ayağa kalkıp gitti. Onun ardından özür dileyerek bağırdın. Jack daha çok uzaklaştığında hala sinirli olan Theo'ya döndün.
Y/N: Sen ne yaptığını sanıyorsun?
Theo: Sana ne!
Y/N: Ne demek sana ne ya!
Daha fazla sen de orada durmayıp eve yürüdüğünde peşinden yürüdü. Eve girdiğinizde abin ikinizin de sinirini fark edip ayağa kalktı.
Y/B: Hey ne oluyor?
Y/N: Al şu arkadaşını!
Theo: Cidden o aptalla çıktığına inanmıyorum!
Y/N: Çıkmıyorduk ama evet çok yakışıklı. Sayende çıkamayız!
Abin tartışmanızın ortasında kalmıştı. Bu durumu yadırgamamıştı fakat yine de sinirlerinizin yükseldiği bu ortamda durmak istememişti.
Y/B: Siz kavga edin ben bunu izlemek istemiyorum.
Abin evden çıktığında kavganıza devam etmeye başladınız. Bu tartışma nereye varacak bilmiyordunuz ama içinizdeki öfkeyi bir şekilde dışarı atmanız gerekiyordu.
Theo: Beni bu kadar sürede unuttuğuna inanamıyorum!
Y/N: Eminim bir sürü kızla konuşuyorsundur!
Theo: Öyle bir şey yok!
Y/N: Bağırma bana!
Theo: Sen de bağırıyorsun!
Y/N: Sustursana!
Bunun ardından gelecek olan bir şey vardı. O da tutkulu bir öpücük. Belinden kavrayıp seni kendine çekip öpmeye başladığında havada kalan ellerini göğsüne yerleştirdin. Dudakları sert ve özlem doluydu. Ona aynı duygularla karşılık verirken yavaşça geriye çekildi.
Theo: Bunu sen istedin.
Y/N: Evet bunu ben istedim.
Theo: Ben de istiyordum.
Az önceki tartışma hiç olmamış gibi gülümsedin. Elleri hala belindeydi. Dudaklarına yaklaşıp minik bir öpücük bıraktıktan sonra ellerini belinden çekip ellerine götürdü ve tuttu.
Y/N: Aslında buluşmaya gitmemiştim parkta tek başıma takılıyordum sonra Jack yani sınıf arkadaşım ile karşılaşmıştım.
Theo duydukları ile mavi gözlerini büyüttü. Olayın aslının bu olduğunu hiç düşünmemişti.
Theo: Cidden mi?
Başını sallayıp güldün. Daha fazla yüzündeki ifadeyi sürdüremeyip seninle birlikte güldü. En son beraber gülmenizin üstünden çok da zaman geçmemişti baktığımızda ama kesinlikle bu duyguyu ikiniz de çok özlemiştiniz.
Y/N: Çocuğa da ayıp oldu.
Theo: Ne yalan söyleyeyim umrumda bile değil.
Theo her zaman ki gibiydi onu gerçekten de çok özlemiştin. Saçma bir inatlaşma uğruna ayrılmıştınız. Ve yine saçma inadınız sayesinde 2 hafta ayrı kalmıştınız. Sonuç olarak yine olması gerektiği gibi birlikteydiniz.
Beraber koltuğa geçip oturduğunuzda ayrı geçirdiğiniz zaman hakkında konuşmaya başladınız. Kolları ile seni sarmalamıştı bir yandan. Theo yeniden bu sevgiye sahip olduğu için çok mutluydu.
***
Yorumları okumak eğlenceli oluyor arada yorum yapsanız çok güzel olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Multifandom Hayal Et
FanfictionBu zamana kadar izlediğim dizi, filmlerden karakterler veya sevdiğim ünlüler ile hayal et kitabıdır. İyi okumalar.